İNSAN GÖZYAŞININ DÜNYANIN EN İYİ DEZENFEKTANI OLDUĞUNU
BİLİYOR MUSUNUZ? GÖZYAŞININ YOKLUĞU DEMEK KORNEANIN KISA SÜRE İÇİNDE KÖR OLMASI
DEMEK. GÖZYAŞININ İÇİNDE BULUNAN LİZOZİM ENZİMİNİN BİNALARI MİKROPLARDAN
TEMİZLEMEK İÇİN KULLANILAN FENİK ASİTTEN DAHA ETKİLİ OLMASINA RAĞMEN GÖZE HİÇ
BİR ZARAR VERMEMESİ BÜYÜK BİR MUCİZEDİR
Gözden çıkıp yanaklardan aşağı süzülen sıvı sadece bir su
damlası değildir. Vücudumuz da hayati öneme sahip birçok sıvı salgılanır.
Bunlardan biri de gözyaşıdır. Gözyaşının muhteşem bileşimi sağlıklı bir görüş
için tahmin edilemeyecek kadar önemlidir. Çoğu insanın yalnızca ağladığında
akan tuzlu zannettiği gözyaşı çeşitli görevler için farklı karışımlarla
oluşturulmuş son derece özel bir sıvıdır. Göz yaşı omurgalıların göz boşluğunda
üst göz kapağında bulunan bezlerin salgıladığı berrak tuzlu suya verilen
isimdir.
Gözyaşı bezlerinde mükemmel bir üretim, taşıma ve boşaltma
sistemi vardır. Gözyaşı bileşenlerinin varlığı iyi ve net bir görüş için
şarttır. Bileşenlerin miktarın da ya da yapısındaki ufak bir değişiklik
olduğunda göz kolaylıkla mikrop kapabilir ya da görme yeteneğini kaybedebilir.
Gözyaşının görevleri 4 ana başlık şeklinde verilebilir.
1.Göz yüzeyini nemlendirmek ve kuruluğun vereceği hasarı
engellemek
2.Mikroskobik olarak pürüzsüz olamayan göz yüzeyini pürüzsüz
optik bir yüzey yapmak
3.Gözün kornea bölümüne ihtiyaç duyduğu oksijen ve diğer
besinleri sağlamak
4.Gözü bakterilerden ve enfeksiyonlardan korumak.
Gözyaşının en önemli görevi gözü mikroplara karşı
korumaktır. İçinde bulunan lizozim enzimi birçok bakteri türünü parçalaya bilme
ve mikrop öldürebilme özelliğine sahiptir. Lizozim sayesinde göz
enfeksiyonlardan korunur. Bu madde
binaları mikroplardan temizlemek için kullanılan kuvvetli dezenfektanlar da
kullanılan maddelerden (Fenik Asit) bile
daha etkilidir. Bu kadar güçlü olduğu
halde göze hiç bir zarar vermemesi ise büyük mucizedir.
Bu bilgilerin ışığı altında bir kez daha durup düşünmek
gerekir. Böylesine güçlü bir dezenfektan nasıl olur da göz gibi hassas bir organa
hiç zarar vermez? Cevap çok açıktır. İçinde son derece güçlü bir dezenfektan
bulunan gözyaşı gözün kimyasal yapısına en uygun şekilde yaratılmıştır.
Yaratılışın her noktasında mevcut olan muhteşem uyum aynı şekilde göz ve yaşı
içinde geçerlidir.
Bu güçte başka bir dezenfektan göz üzerinde kullanılamaz.
Öte yandan insan yapımı hiç bir dezenfektan gözyaşının yerini tutmaz. Bu durum
evrimciler tarafından cevaplanması mümkün olmayan soruları da beraberinde
getirmektedir. Birbirleriyle bu kadar
uyumlu sistemler nasıl aynı anda ortaya çıkmıştır? Kör tesadüflerin böyle
mükemmel yapılar ortaya çıkaramayacağı ve bunu insan bedenine
yerleştiremeyeceği açıktır.
Gözyaşının yapısı daha yakından inceledikçe bu sıvının %98.2
si sudur. Geri kalan kısımda kan plazmasıyla aynı oranda glikoz, tuzlar ve
organik maddeler bulunur. Lizozim ise geriye kalan maddenin küçük bir kısmını
oluşturur. Yani gözyaşı içinde farklı oranlarda farklı maddeler bulunan son
derece özel bir sıvıdır.
Gözyaşı farklı maddeleri içeren katmanlardan oluşur. Çok
kompleks bir yapıda olan göz yaşını oluşturan bileşenler 3 katman oluşturacak
şekilde gruplanmıştır.
Yağ katmanı: Gözyaşının en üstte yer alan katmanıdır. Bu sayede hemen altında bulunan sıvı katmanın
buharlaşarak fonksiyonunu yitirmesini ve gözyaşının alt göz kapağından akıp
gitmesi engeller. Yağ salgılayan
bezlerin bulunduğu katman çok ince olmasına karşın gözyaşının dışarı akmasını
ve buharlaşmasını başarıyla engellemektedir.
Peki kim gözyaşının üzerine buharlaşma etkisini hesap ederek böyle bir
kaplama yapmıştır? Bu kadar özel bir tasarım nasıl ortaya çıkmıştır?
Sıvı katmanı: Bu katman gözyaşının temel katmanıdır.
Gözyaşının üretildiği katmandır. Yağ
tabakasının hemen altında ortada yer alan tabakadır. Üç katman arasında en
kalın olanıdır. İçinde tuzları, proteinleri ve lizozim adlı özel bir kimyasal
maddeyi barındıran karmaşık bir yapısı vardır.
Gözün kornea tabakasını besleyen oksijeni taşır. Artık
ürünleri korneadan uzaklaştırır, korneada oluşabilecek enfeksiyonları engeller.
Algıladığımız görüntülerin normal olması için gözün kornea tabakasındaki su
hacminin değişim göstermeden belirli bir oranda kalması şarttır. Eğer bu oran
bozulursa kornea şişer ve formu bozulur. Sıvı katman korneadaki su hacminin
dengede tutarak görüntü kalitesinin yüksek olmasını sağlar.
Mukus katmanı: Göz yüzeyinde bulunan konjuktiva adlı ince
zardaki hücreler tarafından üretilir. Gözün hemen üzerinde yer alır ve
gözyaşının en alttaki katmanıdır. Üzerinde yer aldığı epitel yüzeyi hidro
fobiktir, yani suyu sevmeyen iten bir yapısı vardır. Eğer sıvı katman ile bu
katman yer değiştirmiş olsalardı mukus tabakası göz önünde durmayacak
dolayısıyla bir işe yaramayacaktır. Bu katmanda musin adlı özel bir kimyasal
madde bulunur. Gözyaşı bu madde ve mukus katmanı sayesinde yer çekimine karşı
koyarak gözün önünde durmayı başarır.
Gözyaşı üretimi de son derece hassas bir ölçü ile yapılır.
Gözyaşı sadece gözü kurumaktan kurtaracak ve göz küresinin yüzeyinin
kayganlığını kaybettirmeyecek miktarda üretilir. Böylece göz hareket ettiğinde
göz kapağının iç kısmı konjoktiva ile gözün üstü arasında sürtünmeden
kaynaklanan bir rahatsızlık meydana gelmez.
Gözyaşı yeterli miktarda üretilmeseydi göz ile kapağı
arasında sürekli bir sürtünme olur ve gözün her hareketi bizim için bir eziyet
haline gelirdi. Örneğin gözyaşı kuruluğu olan hastalarda, gözlerde sürekli bir
yanma ve gözün içinin kum dolu olduğu hissi duyulur. Gözler şişer, kızarır ve
hastalığın ileri aşamalarında hasta gözünü kaybedebilir.
Uyarıcı bir durum söz konusu olduğunda mesela göze toz gibi
bir yabancı bir madde kaçtığında, gözyaşı üretimi otomatik olarak artar. Bu bir
yandan antiseptik amaçla daha çok lizozim enzimi üretilmesini diğer yandan da
uyarıcı maddenin dışarı atılabilmesi için bol miktarda sıvı oluşmasını sağlar.
Sağlıklı bir görüş sağlamak için gözyaşının tüm bileşenlerin
tümünün tam olarak üretilmesi yeterli değildir. Gözyaşının hangi yollarla
nakledileceği de son derece önemlidir. Gözyaşı, gözyaşı bezlerinden çıkarak
küçük kanalllardan akar. Gözyaşı bezleri üst göz kapaklarına yerleştirilmiştir
ve uyarıldıklarında gözlerinizin etrafında ince film oluşturacak şekilde
gözyaşı salgılarlar. Her göz
kırptığımızda ince bir film gözlerinizin etrafına yayılır ve gözünüzü nemli
tutarak tozdan ve diğer yabancı maddelerden temizler. İster uyurken ister
uyanıkken mutluyken yada üzgünken bu sıvı her zaman gözyaşı bezlerinden akar.
Gözlerinizi korumanın yanında gözyaşı bezleri gözleriniz rahatsız olduğunda
daha fazla sıvı üretirler. Bu extra gözyaşlarına refleks gözyaşı denir. Bir şey sizi mutlu yada üzgün yaptığında
gözyaşı bezleri duygusal yaşlar üretir.
Kullanılan gözyaşları daha sonra alt ve üst göz kapaklarımızın
birleştiği yerdeki küçük açıklıktan burun kemiğimize yakın bulunan gözyaşı
kanallarına süzülürler. Buradan yutuldukları veya diğer sıvılarla dışarı
atıldıkları nazal boşluğa(burun boşluğuna) gelirler. Eğer çok fazla gözyaşı
örneğin ağladığımız zaman meydana gelen gözyaşı gibi, taşarak yanaklarımızdan
aşağıya süzülecektir.
Görüldüğü gibi gözün yapısında gözyaşı bezlerinin ne eksik
ne fazla gerekli miktarda sıvı salgılamasını sağlayan bir denge kontrol
mekanizması vardır. Sadece bu mekanizma
bile tesadüflerle işleyen bir evrim sürecinin oluşmasını imkansız kılar.
Bir kutu içerisinde üzerinde üretildiği yer ve tarih yazan
bir göz damlası gören bir kişi hiçbir zaman o ilacın tesadüfler sonucunda
kendiliğinden meydana geldiğini düşünmez.
Bu damlanın formülünü bulan, onu üreten paketleyen birileri vardır.
Aksini iddia eden bir kişinin akıl sağlığında ciddi problem olduğunu
düşünürüz. Gözyaşı ise göz damlasından
çok daha üstün özelliklere sahiptir ve insan vücudunda üretilir.
Öncelikle farklı kimyasal maddelerden oluşur
ve bu maddeler hassas bir karışım oranı ile birleşirler. Bundan başka gözyaşı ile birlikte gözyaşını
üreten salgı bezleri, otomatik salgılanma ayarları ve boşaltım kanalları da
vardır. Bunlar düşünüldüğünde gözyaşının tesadüfen meydana geldiğini ve yine
tesadüfen göze yerleştirildiğini söylemek akıl ve mantık dışı bir iddia
olacaktır. Gözyaşı şimdiye kadar yaşamış olan ve şu anda dünya üzerinde
yaşamakta olan bütün insanlarda vardır. Herkeste aynı özelliklere sahiptir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder