12 Mayıs 2015 Salı

İNSAN GÖZYAŞI

İNSAN GÖZYAŞININ DÜNYANIN EN İYİ DEZENFEKTANI OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ? GÖZYAŞININ YOKLUĞU DEMEK KORNEANIN KISA SÜRE İÇİNDE KÖR OLMASI DEMEK. GÖZYAŞININ İÇİNDE BULUNAN LİZOZİM ENZİMİNİN BİNALARI MİKROPLARDAN TEMİZLEMEK İÇİN KULLANILAN FENİK ASİTTEN DAHA ETKİLİ OLMASINA RAĞMEN GÖZE HİÇ BİR ZARAR VERMEMESİ BÜYÜK BİR MUCİZEDİR

Gözden çıkıp yanaklardan aşağı süzülen sıvı sadece bir su damlası değildir. Vücudumuz da hayati öneme sahip birçok sıvı salgılanır. Bunlardan biri de gözyaşıdır. Gözyaşının muhteşem bileşimi sağlıklı bir görüş için tahmin edilemeyecek kadar önemlidir. Çoğu insanın yalnızca ağladığında akan tuzlu zannettiği gözyaşı çeşitli görevler için farklı karışımlarla oluşturulmuş son derece özel bir sıvıdır. Göz yaşı omurgalıların göz boşluğunda üst göz kapağında bulunan bezlerin salgıladığı berrak tuzlu suya verilen isimdir.

Gözyaşı bezlerinde mükemmel bir üretim, taşıma ve boşaltma sistemi vardır. Gözyaşı bileşenlerinin varlığı iyi ve net bir görüş için şarttır. Bileşenlerin miktarın da ya da yapısındaki ufak bir değişiklik olduğunda göz kolaylıkla mikrop kapabilir ya da görme yeteneğini kaybedebilir.

Gözyaşının görevleri 4 ana başlık şeklinde verilebilir.

1.Göz yüzeyini nemlendirmek ve kuruluğun vereceği hasarı engellemek
2.Mikroskobik olarak pürüzsüz olamayan göz yüzeyini pürüzsüz optik bir yüzey yapmak
3.Gözün kornea bölümüne ihtiyaç duyduğu oksijen ve diğer besinleri sağlamak
4.Gözü bakterilerden ve enfeksiyonlardan korumak.

Gözyaşının en önemli görevi gözü mikroplara karşı korumaktır. İçinde bulunan lizozim enzimi birçok bakteri türünü parçalaya bilme ve mikrop öldürebilme özelliğine sahiptir. Lizozim sayesinde göz enfeksiyonlardan korunur.  Bu madde binaları mikroplardan temizlemek için kullanılan kuvvetli dezenfektanlar da kullanılan maddelerden (Fenik Asit)  bile daha etkilidir.  Bu kadar güçlü olduğu halde göze hiç bir zarar vermemesi ise büyük mucizedir.

Bu bilgilerin ışığı altında bir kez daha durup düşünmek gerekir. Böylesine güçlü bir dezenfektan nasıl olur da göz gibi hassas bir organa hiç zarar vermez? Cevap çok açıktır. İçinde son derece güçlü bir dezenfektan bulunan gözyaşı gözün kimyasal yapısına en uygun şekilde yaratılmıştır. Yaratılışın her noktasında mevcut olan muhteşem uyum aynı şekilde göz ve yaşı içinde geçerlidir.

Bu güçte başka bir dezenfektan göz üzerinde kullanılamaz. Öte yandan insan yapımı hiç bir dezenfektan gözyaşının yerini tutmaz. Bu durum evrimciler tarafından cevaplanması mümkün olmayan soruları da beraberinde getirmektedir.  Birbirleriyle bu kadar uyumlu sistemler nasıl aynı anda ortaya çıkmıştır? Kör tesadüflerin böyle mükemmel yapılar ortaya çıkaramayacağı ve bunu insan bedenine yerleştiremeyeceği açıktır.

Gözyaşının yapısı daha yakından inceledikçe bu sıvının %98.2 si sudur. Geri kalan kısımda kan plazmasıyla aynı oranda glikoz, tuzlar ve organik maddeler bulunur. Lizozim ise geriye kalan maddenin küçük bir kısmını oluşturur. Yani gözyaşı içinde farklı oranlarda farklı maddeler bulunan son derece özel bir sıvıdır.

Gözyaşı farklı maddeleri içeren katmanlardan oluşur. Çok kompleks bir yapıda olan göz yaşını oluşturan bileşenler 3 katman oluşturacak şekilde gruplanmıştır.

Yağ katmanı: Gözyaşının en üstte yer alan katmanıdır.  Bu sayede hemen altında bulunan sıvı katmanın buharlaşarak fonksiyonunu yitirmesini ve gözyaşının alt göz kapağından akıp gitmesi engeller.  Yağ salgılayan bezlerin bulunduğu katman çok ince olmasına karşın gözyaşının dışarı akmasını ve buharlaşmasını başarıyla engellemektedir.  Peki kim gözyaşının üzerine buharlaşma etkisini hesap ederek böyle bir kaplama yapmıştır? Bu kadar özel bir tasarım nasıl ortaya çıkmıştır?

Sıvı katmanı: Bu katman gözyaşının temel katmanıdır. Gözyaşının üretildiği katmandır.  Yağ tabakasının hemen altında ortada yer alan tabakadır. Üç katman arasında en kalın olanıdır. İçinde tuzları, proteinleri ve lizozim adlı özel bir kimyasal maddeyi barındıran karmaşık bir yapısı vardır.

Gözün kornea tabakasını besleyen oksijeni taşır. Artık ürünleri korneadan uzaklaştırır, korneada oluşabilecek enfeksiyonları engeller. Algıladığımız görüntülerin normal olması için gözün kornea tabakasındaki su hacminin değişim göstermeden belirli bir oranda kalması şarttır. Eğer bu oran bozulursa kornea şişer ve formu bozulur. Sıvı katman korneadaki su hacminin dengede tutarak görüntü kalitesinin yüksek olmasını sağlar.

Mukus katmanı: Göz yüzeyinde bulunan konjuktiva adlı ince zardaki hücreler tarafından üretilir. Gözün hemen üzerinde yer alır ve gözyaşının en alttaki katmanıdır. Üzerinde yer aldığı epitel yüzeyi hidro fobiktir, yani suyu sevmeyen iten bir yapısı vardır. Eğer sıvı katman ile bu katman yer değiştirmiş olsalardı mukus tabakası göz önünde durmayacak dolayısıyla bir işe yaramayacaktır. Bu katmanda musin adlı özel bir kimyasal madde bulunur. Gözyaşı bu madde ve mukus katmanı sayesinde yer çekimine karşı koyarak gözün önünde durmayı başarır.

Gözyaşı üretimi de son derece hassas bir ölçü ile yapılır. Gözyaşı sadece gözü kurumaktan kurtaracak ve göz küresinin yüzeyinin kayganlığını kaybettirmeyecek miktarda üretilir. Böylece göz hareket ettiğinde göz kapağının iç kısmı konjoktiva ile gözün üstü arasında sürtünmeden kaynaklanan bir rahatsızlık meydana gelmez.

Gözyaşı yeterli miktarda üretilmeseydi göz ile kapağı arasında sürekli bir sürtünme olur ve gözün her hareketi bizim için bir eziyet haline gelirdi. Örneğin gözyaşı kuruluğu olan hastalarda, gözlerde sürekli bir yanma ve gözün içinin kum dolu olduğu hissi duyulur. Gözler şişer, kızarır ve hastalığın ileri aşamalarında hasta gözünü kaybedebilir.

Uyarıcı bir durum söz konusu olduğunda mesela göze toz gibi bir yabancı bir madde kaçtığında, gözyaşı üretimi otomatik olarak artar. Bu bir yandan antiseptik amaçla daha çok lizozim enzimi üretilmesini diğer yandan da uyarıcı maddenin dışarı atılabilmesi için bol miktarda sıvı oluşmasını sağlar.

Sağlıklı bir görüş sağlamak için gözyaşının tüm bileşenlerin tümünün tam olarak üretilmesi yeterli değildir. Gözyaşının hangi yollarla nakledileceği de son derece önemlidir. Gözyaşı, gözyaşı bezlerinden çıkarak küçük kanalllardan akar. Gözyaşı bezleri üst göz kapaklarına yerleştirilmiştir ve uyarıldıklarında gözlerinizin etrafında ince film oluşturacak şekilde gözyaşı salgılarlar.  Her göz kırptığımızda ince bir film gözlerinizin etrafına yayılır ve gözünüzü nemli tutarak tozdan ve diğer yabancı maddelerden temizler. İster uyurken ister uyanıkken mutluyken yada üzgünken bu sıvı her zaman gözyaşı bezlerinden akar. Gözlerinizi korumanın yanında gözyaşı bezleri gözleriniz rahatsız olduğunda daha fazla sıvı üretirler. Bu extra gözyaşlarına refleks gözyaşı denir.  Bir şey sizi mutlu yada üzgün yaptığında gözyaşı bezleri duygusal yaşlar üretir.  Kullanılan gözyaşları daha sonra alt ve üst göz kapaklarımızın birleştiği yerdeki küçük açıklıktan burun kemiğimize yakın bulunan gözyaşı kanallarına süzülürler. Buradan yutuldukları veya diğer sıvılarla dışarı atıldıkları nazal boşluğa(burun boşluğuna) gelirler. Eğer çok fazla gözyaşı örneğin ağladığımız zaman meydana gelen gözyaşı gibi, taşarak yanaklarımızdan aşağıya süzülecektir.

Görüldüğü gibi gözün yapısında gözyaşı bezlerinin ne eksik ne fazla gerekli miktarda sıvı salgılamasını sağlayan bir denge kontrol mekanizması vardır.  Sadece bu mekanizma bile tesadüflerle işleyen bir evrim sürecinin oluşmasını imkansız kılar.


Bir kutu içerisinde üzerinde üretildiği yer ve tarih yazan bir göz damlası gören bir kişi hiçbir zaman o ilacın tesadüfler sonucunda kendiliğinden meydana geldiğini düşünmez.  Bu damlanın formülünü bulan, onu üreten paketleyen birileri vardır. Aksini iddia eden bir kişinin akıl sağlığında ciddi problem olduğunu düşünürüz.  Gözyaşı ise göz damlasından çok daha üstün özelliklere sahiptir ve insan vücudunda üretilir.
  Öncelikle farklı kimyasal maddelerden oluşur ve bu maddeler hassas bir karışım oranı ile birleşirler.  Bundan başka gözyaşı ile birlikte gözyaşını üreten salgı bezleri, otomatik salgılanma ayarları ve boşaltım kanalları da vardır. Bunlar düşünüldüğünde gözyaşının tesadüfen meydana geldiğini ve yine tesadüfen göze yerleştirildiğini söylemek akıl ve mantık dışı bir iddia olacaktır. Gözyaşı şimdiye kadar yaşamış olan ve şu anda dünya üzerinde yaşamakta olan bütün insanlarda vardır. Herkeste aynı özelliklere sahiptir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder