15 Ocak 2017 Pazar

VARİS NEDEN OLUR VARİS TEDAVİSİ NASIL YAPILIR

VARİS NEDEN OLUR

Normal bir damarda kan, kalbe doğru hareketini sürdürür. Varisli damarlardaysa damar kapakçıkları düzgün çalışmadığı için kan birikmeye başlar. Böylece damar şişer ve cilt yüzeyinden görünür hale gelir.

Varis, genellikle bacaklarda ortaya çıkar ancak vücudun diğer bölgelerinde de oluşabilir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda görülen bir rahatsızlık olmasına karşın, kadınlar varise daha yatkındır. Başlıca nedenleri arasında uzun süre ayakta durmak ve hareketsiz bir yaşam vardır.

Genetik nedenlerden dolayı damar kapakçıklarının düzgün çalışmadığı durumlarda, yaşlılarda, menopoz dönemindeki kadınlarda, hamilelerde ve bacak yaralanmalarında da ortaya çıkabilir.

BÖYLE BELİRTİ VERİYOR

Varisli damarlar şiştiği için genellikle gözle yapılan muayene sırasında doktor ya da kişinin kendisi tarafından belirlenebilir. Bunun dışında aşağıdaki belirtilere de dikkat etmelisiniz.
Damarlar normalin dışında, eğri şekiller alabilir.
Damarlar, mavi veya mor renktedir.
Bacaklarda Ağrı görülebilir.
Bacaklar, özellikle egzersiz sonrasında ve gece saatlerinde ağırlaşabilir.
Varis bölgelerindeki küçük yaralanmalar, normalden daha uzun süren kanamalara neden olabilir.
Ayak bileğinin hemen üzerindeki yağ dokusu sertleşebilir.
Ayak bilekleri şişebilir.
Aniden ayağa kalktığınızda bacaklarınıza kramp girebilir.
Huzursuz bacak sendromu ortaya çıkabilir.
Ayak bileklerinde beyaz, yama şeklinde lekeler görülebilir.
İlerlemiş vakalarda ayak bileği çevresinde açık yaralar oluşabilir.

VARİSE BAĞLI ŞİKAYETLER

Yakınmalar genellikle bacağın diz altı kısmında belirgindir.
Akşam bacakları yükseltme ihtiyacı duyulur.
Şikayetler sıcak havalarda daha belirgin, soğuk havalarda daha azdır.

TANI KOYMA YÖNTEMLERİ

Bacak varislerinin çoğu çıplak gözle görülür ve kolaylıkla tanı konabilir. Ama özellikle büyük varislerin oluşumuna yol açan ve dışarıdan görülmeyen derin yerleşimli kaynak damarların tanısı için ultrason incelemesi yapılır.

Bacaklardaki normal ve sorunlu damarların haritası çıkarılır. Varis tanısını doğru koymak,  tedavideki en önemli basamaktır.
Varis oluşumunu ve gelişimini geciktirecek, ayakta oluşan şişlik, ağrı, yanma, yorgunluk ve kramp gibi yakınmaları engelleyebilecek yöntemler şunlardır:

EGZERSİZ:
Vakit buldukça bacak egzersizi yapın. Bunun en kolay yolu, bol bol yürümektir. Günlük yürümenin kesin bir zaman sınırı yoktur ancak 30-60 dakika yürümek faydalı olacaktır. Yüzme, koşma, bisiklete binme ve Tenis gibi bacak kaslarını çalıştıran tüm sporlar faydalıdır.

AYAK BİLEĞİNİ HAREKET ETTİRİN:
 İşte ya da evde uzun süre ayakta kalmanız gerekiyorsa, buna kısa yürüyüşler eklemek; oturduğunuz yerde ayak bileğini hareketlendirecek egzersizler yapmak gerekir.

AYAKLARINIZI YÜKSELTİN:
Yukarıdaki önlemlere rağmen ayaklarda şişlik oluyor ya da varis gelişiyorsa, her gün ayağınızı ve bacağınızı kalp seviyesinin üzerine çıkacak şekilde yükseltin. 20-30 dakikalık yeterli olacaktır.

BACAK BACAK ÜZERİNE ATMAYIN:
Uzun süre bacak bacak üzerine atarak oturmak ya da sık topuklu ayakkabı giymek, bacak kaslarının çalışmasını engeller. Ayrıca toplardamar kanının kalbe iletimini zorlaştırır. Ama bunların tümden yasaklanması gerekmez.

İDEAL KİLODA KALIN:
Özellikle kadınlarda fazla kilo, bacakta varis oluşumunu ve gelişimini hızlandırır. Kilo almaktan kaçının.

SAUNADAN UZAK DURUN:
 Sıcak su ve hava, genellikle varise ait yakınmaları artırır. Bu nedenle sauna ve sıcak kaplıcalardan uzak durun. Soğuk su, kişiyi rahatlatır ve yakınmaları azaltır.

TEDAVİ NASIL PLANLANIYOR?

Hastalar; şikayetleri, fizik muayene bulguları ve ultrason sonuçlarıyla birlikte değerlendirilerek tedaviye alınır.

Her varisi bulunan hastanın ameliyat olması gerekmez. Özellikle yüzeysel toplardamar sisteminin bozulduğu durumlarda, derin sistemi korunmak ve ileri dönemde gelişebilecek sorunları önlemek için bozulmuş toplardamarın lokal ya da tümüyle çıkarılması gerekebilir. Buna, hem kozmetik hem de sağlık nedenlerinden dolayı ihtiyaç duyulabilir.

Standart cerrahi yöntemiyle veya son yıllarda geliştirilen damar içi lazer ve radyo frekans ses dalgalarıyla yapılan girişimler tercih edilebilir.
Yeni teknikler, standart cerrahi yöntemine göre hem pratik ve avantajlıdır; iyi  kozmetik sonuçlar verir.

Ultrason tetkikleri ana toplardamar sisteminde önemli derecede reflü gösteriyorsa, klasik standart cerrahi, damar içi lazer ya da radyo frekans önerilebilir.
Ultrason altında büyük çaplı varislere  skleroterapi uygulanabilir.

Temelde ana toplardamar sisteminde bozukluk olmayan ve yakınmalarla birlikte kozmetik sorun yaşayan vakalara varis tipine göre, lazer ya da iğne tedavisi önerilebilir.
Gerekli durumlarda farklı tedavi yöntemleri beraber kullanılabilir. Kişiye özel bir tedavi planlaması yapılır.

VARİS ŞU KİŞİLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR:
Ailesinde varis olanlar
Kadınlar
Doğum yapmış olanlar
Kilolu insanlar
İşi gereği uzun süre ayakta kalanlar

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog
0532 297 92 35

KAYNAKÇA: DR.Jan Klod KAYUKA


NOT:

Refleksoloji sinir noktalarını belirli tekniklerle uyarmakla ortaya elektrokimyasal mesajları çıkardığı bununda nöronların yardımı ile ilgili organı uyaran bir çalışmadır.
Refleksoloji, bugün tamamlayıcı tıp olarak yer almakta olup; Ekim 2014 tarihinde Resmi Gazete Yayımlanarak Yürürlüğe girmiştir.

 UZMAN OLMAYAN, FİZYOLOJİ VE ANATOMİ BİLGİSİ OLMAYAN KİŞİLERCE YAPILDIĞINDA RİSKLİ KOMPLİKASYONLARA NEDEN OLABİLİYOR.

Her ayakta 7000 üzerinde sinir ucu 26 kemik 107 bağ ve 19 kas vardır.
Refleksologlar ayak tabanını bir fihrist olarak görürler ya da bir uzaktan kumanda vücudun tüm noktalarına ulaşmamızı sağlayan bir kumanda…

Yeryüzündeki bütün canlıların sinir sistemi vardır… Ayrıca her organın bir damar sistemi vardır…
Refleksoloji kılcal damarları konu edinir. Bu damarlar insanlarda ayak tabanı ve ellere kadar uzanır.
Kılcal damarlar kanın boşaltım organı olan ayakların belli noktalarına kanı taşırlar ve orada boşaltırlar.

Bu işlem sırasında eller by-pass görevi görür. Ve boşaltımda herhangi bir problem kanın temizlenmemesine yol açabileceğinden hastalıklara sebep olur.
Refleksoloji, vücuttaki tüm bezler, organlar ve diğer kısımlar ile bağlantılı olarak ayak ve el refleks bölgeleri olduğundan yola çıkan bir bilim dalıdır.

Refleks bölgeleri tedavisi, bu refleks bölgelerine başparmak ve parmakların uygulanmasıyla yapılan manuel metottur.

Uzakdoğu düşüncesine göre dengesizlik, kişinin evrensel yaşam gücünün meridyenlerde tıkanması ile olur. (Yaşam enerjisinin) meridyenlerde tıkanması da bazı semptomların ortaya çıkmasına neden olur.
Meridyen bilgisi olan bir refleksolog bu semptonları dikkate alarak sorunlara hızlı bir çözüm getirebilir.

Örneğin mide meridyenindeki tıkanıklık aynı anda larenjit, tiroid bezi dengesizliği, kabızlık, diz ağrıları gibi birbiriyle görünürde ilişkisi olmayan sorunlar getirebilir.

Geleneksel tıpta bu ilişki görülmeyebilir ama meridyen terapisinde bu ilişki açıktır. Zira mide meridyeni bütün bu organlardan geçer ve bu meridyendeki tıkanıklık, enerjinin mide meridyeninin üzerinde yer alan organlara dengesiz dağılmasına neden olur.

Meridyenler hakkında bilgisi olan refleksolog, kişinin şikayetlerini göz önünde bulundurarak, enerjinin hangi meridyenlerde tıkandığını bilir ve sadece sorunu taşıyan organları değil de, tıkanıklık gösteren meridyen yolundaki bütün organları uyararak enerjinin vücuda daha dengeli yayılmasına yardımcı olabilir.

Refleksolojinin en büyük yararlarından biri, kişiye olağanüstü bir rahatlama, gevşeme getirmesidir.
21. yüzyılda stres, günlük hayatımızın önlenmez bir parçası haline gelmiştir. Hızlı yaşamın ve modern teknolojinin (trafik, televizyon, gürültü, iş stresi, aile içi sorunlar, savaşlar, hastalıklar, çevre kirliliği, elektronik kirlilik, maddi sıkıntılar vs.) vücudumuza ve ruhumuza getirdiği dengesizliği de göz ardı edemeyiz.

Uzun süre stresle yaşayan bir vücudun sinir sistemi yorulur, direnci azalır. Uykusuzluk, hazımsızlık, yüksek tansiyon, sık sık tekrarlayan baş ve sırt ağrıları, stresli yaşamın getirebileceği sorunların sadece birkaçıdır. 

Düzenli aralıklarla yapılan refleksoloji seansları ile vücut enerjisindeki tıkanıklıklar giderilir, enerji vücuda dengeli bir biçimde yayılmaya başlar; dolayısıyla kan dolaşımı sorunları ortadan kalkar ve oksijen, hücrelere daha kolay dağılır. Lenf sistemi görevini daha iyi yapar ve vücuttaki toksinler hücrelerden daha kolay atılır.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder