ÖZEL DUYULAR
Özel duyular, koklama, görme, tat alma, işitme ve dengedir.
Bütün özel duyu organları, başta yer alır ve bu organların gönderdiği sinir
uyarıları kafatası sinirleriyle beyne taşınır.
Koku algılayıcıları, burun boşluğunda bulunur. Havadaki
maddeler, burun boşluğuna girer ve burun boşluğundaki koklama kıllarının
üzerinde yer alan minik algılayıcılarla etkileşime girer.
Algılayıcıların ürettiği uyarılar, koklama siniriyle beynin
alt kısmındaki özel bölgelere taşınır ve burada koku olarak yorumlanır. Koku
algılayıcıları, binlerce farklı kokuyu ayırt edebilir.
Dil, damak ve boğazdaki küçük çıkıntıların (papilla)
üzerinde tat cisimcikleri bulunur. Dilin üzerindeki algılayıcılar, tatlıyla tuzlu
uyarılarına karşı daha duyarlıyken, damakla boğazdaki algılayıcılar, ekşi ve
acı uyarılara daha çabuk yanıt verirler.
Tat cisimcikleri, tükürükte çözülen maddelerle birleştiğinde
uyarı üretir; bu uyarı, yüz, dil-yutak ve vagus sinirleriyle beyin kabuğuna
iletilir.
Tat duyusu, koku duyusuyla tamamlanır; tat duyusunun
yaklaşık yüzde80’i aslında koku duyusuna dayanır.
Görme duyusu organları, gözlerdir. Göze giren ışık, göz
küresinin arkasındaki ağ tabakaya çarpar; ağ tabakadaki koniler ve çubuklar
adlı fotoreseptörler, görüntüyü elektrik uyarılarına dönüştürür.
Bu uayarılar, görme sinirleriyle beyin kabuğuna ve beynin
diğer kısımlarına iletilerek görüntü olarak yorumlanır.
İşitme duyu organları, kulaklardır; kulaklar, kafatasının
şakak kemiği üzerinde yer alan bir çift karmaşık organdır. Kulak, ses
dalgalarını salyangoz bölgesinde mekanik dalgalara çevirip daha sonra da
elektrik uyarılara dönüştürür.
Bu uyarılar, ses olarak yorumlanmak üzere vestibül-salyangoz
sinirinin salyangoz kısmıyla beyin kabuğuna gönderilir.
Denge duyusuyla ilgili organlar da kulakta yer alır.
Vestibül sistem olarak adlandırılan bu organlar, yarı dairsel kanallar, içkulak
vestibülünün keseciğiyle torbacığıdır.
Vücudun pozisyonundaki değişiklikleri algılayan bu organlar,
vestibül-salyangoz sinirinin vestibül kısmıyla beyne bilgi aktarır.
Eğer kişide bir ya da daha fazla özel duyu organı işlevini
görmüyorsa, diğer duyular daha da keskinleşir. Örneğin, görme yeteneğini
kaybeden kişinin işitme yeteneği daha keskin olabilir ya da dokunma yeteneği
daha duyarlı hale gelebilir.
Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog
GSM: +90532 297 9235
KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder