Vücudumuzun yapıtaşları olan 100 trilyon hücrenin her
birinin ihtiyaçlarının karşılanması için tesis edilmiş taşıma sistemine ait
atar ve toplardamar sistemi ile kanı pompalayan kalbi hepimiz biliriz. Fakat
çoğumuz bu sisteme yardımcı, çok önemli işler gördürülen lenfatik dolaşım
dediğimiz temizleyici sistemin farkında bile değiliz. Lenfatik dolaşım,
hayatımızın devamı bakımından hayatî önemi haiz bir sistemdir.
Hayatımızın her saniyesinde, hücreler arasında biriken fazla
sıvı, atık madde; protein ve büyük moleküller, lenf dolaşımının en küçük
toplayıcı kanalcıkları olan lenf kılcalları ile dokular arasından alınarak lenf
dolaşımına katılır. Bu sistem içindeki atık sıvıların akımı, çok yavaş
yürütülür. Şâyet lenf sisteminin süzgeç gibi çalışan atıkları temizleyici
fonksiyonu olmasaydı, dokular arasında biriken zararlı atıklar sebebiyle insan
2-2,5 saat içinde ölürdü.
Büyük moleküllü yabancı maddelerin dokular arasından lenf
dolaşımına geçebilmeleri için, lenf kılcallarının duvarı hususi bir
geçirgenliğe sahip olarak yaratılmıştır. Ancak sadece böyle bir geçirgenlik bu
mükemmel sistemin işleyişini izah etmeye yetmez. Ayrıca son derece ölçülü ve
hesaplı bir basınç düzenlenmesi yapılır. Dokular arasındaki basıncın artmasıyla
vücutta biriktiği takdirde zararlı olacak atık maddeler, dokular arasından lenf
kılcallarına doğru sızarak akar. Dokular arasındaki basınç azaldığında, bu akım
da azalır. Meselâ dokular arası basınç
-6 mmHg’ya düşünce lenf akımı yavaşlar, 0 mmHg’ya yükselince 20 kat artar. Lenf
akımının azalıp artmasında, bilhassa kasların kasılmasının ve vücut
hareketlerinin önemi vardır. Ayrıca vücuda dışarıdan baskı yapan (elbise vs.)
nesneler ile herhangi bir şekilde vücudu sıkan unsurlar, lenf dolaşımına müspet
veya menfî tesir eder. Dokulardan lenf kılcallarına geçen sıvı ve atıklar,
daha geniş lenf damarlarıyla toplanarak akışına devam eder. Lenf damarlarının
çapı geniş, lenf akımı da yavaş olduğundan bilhassa ayakta iken yer çekimi
tesiriyle lenf sıvısının geri kaçma tehlikesi vardır. Lenf sıvısının dokulara
geri kaçmasını önlemek için, lenf damarlarının içine boncuk gibi dizilmiş
kapaklar yerleştirmiştir. Bu kapaklar sayesinde geri dönmeden lenf damarları
içinde hep ilerlemek zorunda kalan lenf sıvısının yolu, damarlar arasına
yerleştirilmiş şişkin düğümler hâlindeki lenf bezelerine uğrar.
Lenf düğümlerine gelen zararlı maddeler, burada, timüs
bezinde eğitimini tamamlamış ve mikroplarla savaşmaya hazır hâle gelmiş komando
askerleri gibi silâhlı ve eğitimli T ve B lenfosit hücreleri ile karşılaşır. Lenf
bezinin histolojik yapısı, çok ince ve hassas bir süzgeç gibi iş görebilmek
için yaratılmıştır. Bir süzgeç yahut kontrol istasyonu gibi çalıştırılan lenf
düğümleri içinden geçen sıvının muhteviyatı ve yabancı zararlı maddeler tek tek
kontrol edilerek, bakteriler ve yabancı parçacıklar tutulur. İçindeki zararlı
parçacıkları tutulan lenf sıvısı, sathi ve derin büyük lenf damarlarına doğru
akmaya devam eder. Hudut karakolları gibi mikropların giriş yapabilecekleri
çeşitli bölgelere serpiştirilen lenf bezelerinin mükemmel işleyişleriyle,
istilâcı ve zararlı organizmalar ile zehirli maddeler vücudun iç kısımlarına
yayılmadan tutulur ve yok edilir. Lenf dolaşımının başlangıcı vücudun dış
çevreye yakın kısımları olduğundan, lenf akımı dıştan iç taraftaki merkeze
doğrudur. Bunun en önemli hikmeti, zararlı maddelerin çevreden girdikten sonra
merkeze ulaşmadan yol üzerindeki lenf düğümlerinde süzülüp, buradaki hücreler
tarafından temizlenmeleridir. Böyle bir akım sisteminin kendi kendine veya
tesadüfen oluşması asla mümkün değildir. Çeşitli akarsu ve nehirlerden gelen
nispeten kirli suların barajlarda tutulup çeşitli süzücü sistemlerden
geçirildikten sonra şehir şebekesine verilmesine benzer bir sistem, vücudumuzda
çok daha mükemmel şekilde mevcuttur.
Ağız, burun gibi dışa açık organlar başta olmak üzere,
çeşitli yollarla bedenimize giren bakteriler, toksinler ve yabancı maddeler
önce lenf düğümlerindeki T lenfositler tarafından yutulur (fagositoz) ve sonra
da parçalanarak tesirsiz hale getirilir. Zararlı parçacıklar bu şekilde yok
edilemeyecek yapıdaysa, hastalıklı bölgeye takviye olarak, özel askerî
birlikler konumunda olan B lenfositler vasıtasıyla üretilen antikorlar sevk
edilerek, zararlı atıklar yok edilir.
Çeşitli üst solunum yolu enfeksiyonlarında, diş apselerinde,
parazit enfeksiyonlarında ve bazı kanser hastalıklarında lenf bezeleri şişer.
Lenf bezelerinin şişmesi, vücutta zararlı maddelerin ve bu maddelerle harbe
tutuşan lenf hücrelerinin varlığını gösterir. Lenf düğümlerinde süzülüp yok
edilen zararlı maddelerin kalıntıları ve antikorlar, lenf bezelerinden geçerek
dışarı atılma sürecine girebileceği gibi bazen de lenf bezesini şişirebilir ve
normalde elimize gelmeyen bezeler, muayene sırasında elimize gelir. Lenf
düğümlerinden süzülen sıvı; baş, boyun, kol, bacak, kasık ile karın içi
organlardan, ana lenf damarına gelir. Buradan da toplardamar (vena) sistemiyle
normal kan dolaşımına katılır.
Lenf dolaşımı ve lenfatik dokuların
yerleşimi
Açık alanlardaki
lenfatik dokular: Bağırsak kanalı, göz ve boğaz gibi dış ortama
doğrudan veya dolaylı açık yerlerdeki mücadele için lenfatik dokular, ‘organ’
şeklinde büyük anatomik yapılar biçiminde yaratılmıştır. Gözdeki plica
seminularis, boğazımızdaki bademcikler (tonsiller), ince ve kalın bağırsak
arasına yerleştirilmiş apandis (appendix) bu yapıdaki organlardır. Ağız ve
burun gibi açık alanlardan hava ve gıdalarla birlikte vücuda giren zararlı
maddeler, lenf organı olan bademciklerle tutularak içeriye girmelerine müsaade
edilmez.
Kapalı alanlardaki
lenfatik dokular: İç organlara ve cilt altlarına yerleştirilen tespih
taneleri şeklindeki lenf bezeleridir. Bu tip kapalı alanlarda, doku arasındaki
sıvı, lenf kılcalları vasıtasıyla lenf bezelerine girer ve burada zararlı
maddeleri süzüldükten sonra tekrar lenf damarında toplanır. Lenf dolaşımı
içinde vazife alacak lenfosit hücrelerin üretim yeri, kemik iliği ve
karaciğerdir. Buralarda üretilen acemi askerler mesabesindeki lenfositlerin,
savaşacak hâle gelmeleri için eğitim aldıkları yer ise timüs bezidir.
Merkezî sinir sistemi, göz küresi, iç kulak, epidermis
(derimizin kuru olan en üst tabakası) ve kıkırdak dokularında lenf kılcalları
bulunmaz. Çünkü bu dokular kanla doğrudan beslenmediği için, kan dolaşımları
yoktur. Bu dokulara ait hücreler, en yakınlarındaki diğer dokulardan difüzyonla
beslenir. Hikmeti Sonsuz Rabbimiz, dolaşım sistemi kurmadığı bu dokulara lenf
dolaşımı da koymamıştır. Zira bu dokularda toplardamar kılcallarından dokular
arasına dökülecek yabancı madde ile toksin bulunmaz.
Manuel Lenf Drenaj Masajı nedir?
Nasıl uygulanır?
MLD (Manuel Lenf Drenaj) Masajı, Lenf sisteminin elle
manipüle edilerek bloke olmuş lenf sıvısının serbest akımının sağlanması
tekniğidir. Sempatik Sinir Sistemi’ne etki ederek, ağrıları azaltır ve derin
rahatlık sağlar. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve lenf akımını hızlandırır.
Manuel Lenf Drenaj’ın Tarihçesi
nedir?
1930 yılında Dr. E. Vodder,
insanların kronik üst solunum sıkıntılarını gözlerken, Lenfatik Dolaşımı
incelemeye başlar. Bu inceleme Dr. Vodder’in, MLD Masajı’nı geliştirmesiyle
sonuçlanacaktır. Dr. Vodder’den sonra ise bu konuda uzmanlaşan birçok kişi
kendi tekniklerini geliştirmişlerdir.
Manuel Lenf Drenaj Masajı ne gibi sıkıntılara
iyi gelir?
MLD Masajı, aşağıdakiler de dahil pek
çok durumda yardımcı olur:
Ödem ve şişlik Şiş
topuklar, bacaklar vb.
Toksin birikmesi
Selülit ve kilo
problemi
Akne ve diğer cilt problemleri
Ameliyat öncesi ve sonrası sıkıntılar
Ödem ve iyileşme sürecine destek
Yara izleri - eski ya da yeni
Kabızlık ve hazımsızlık
Hormonal dengesizlikler
Ergenlikte
Hamilelik öncesi ve sonrası
Menopoz sıkıntıları
PMS - regl öncesi
gerginlik
Göğüslerde hassasiyet
TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 92 35
TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 92 35
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder