23 Mart 2016 Çarşamba

PARKİNSON HASTALIĞI VE TEDAVİSİ

PARKİNSON HASTALIĞI VE TEDAVİSİ

Parkinson tedavisi, hastalığın semptomlarını hafifletmeye yönelik olup, amaç hastanın aktif yaşam sürmesini desteklemektir. Bu yüzden Parkinson hastalığında erken teşhis çok önemlidir. İlaç tedavileriyle hastalığın seyri yavaşlatılarak hastanın hayat kalitesi yükseltilir. Parkinson hastalığında 3 tür İlaç tedavisinde uygulanır.

Birinci grup ilaçlar ile dopamin hormonu taklit edilerek titreme, kas sertliği ve hareketlerde yavaşlama semptomları giderilmeye çalışılır.

İkinci grup ilaçlar ile özellikle hastalığın ilk evrelerinde dopaminin parçalanması engellenerek kullanımı arttırılır.

Üçüncü tür ilaç tedavisinde ise dopaminin sentezini arttırdığı düşünülen Amantadin ilacı kullanılmaktadır.

İlaç tedavileri dışında cerrahi tedaviye uygun hastalara uygulanan derin beyin stimülasyonu yöntemi bir diğer Parkinson tedavisidir. Hastanın beynine yerleştirilen elektrotlar yardımıyla hareket merkezi üzerinde kontrol sağlanır.

Bu yöntem, 75 yaşından küçük Parkinson hastalarına uygulanabilmektedir. Şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kalp hastalığı olan kişiler için tehlikelidir.

Parkinson hastalığında ilaç ve beyin pili tedavisine ek olarak semptomların hafifletilmesine yönelik çeşitli masaj terapileri ve bunların yanında müzik terapisi ile bugün tamamlayıcı tıp olarak yerini alan refleksoloji tedavi olarak kullanılmaktadır.

Refleksoloji, bugün  tamamlayıcı tıp olarak yer almaktadır. (GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI REFLEKSOLOJİ YÖNETMELİĞİ 27 EKİM 2014TARİHLİ VE 29158 SAYILI RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE KONULMUŞTUR.)

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog

+90532 297 9235

SİNİRLER

SİNİRLER
Sinirler beyni ve omuriliği (merkezi sinir sistemi); kaslar, deri ve iç organlar gibi çevresel bölgeleri birbirine bağlar. Görevleri bize duyuları sağlayan veya kaslarımızı denetleyen uyarıları taşımaktır.
Beyinden on iki çift sinir çıkar ve kafatası sinirleri olarak adlandırılan bu sinirler; üçüz sinirleri, yüz sinirlerini ve onuncu kafa sinirlerini içerir.

Omurgalar arasında, omurilikten çıkan sinirler omurga siniri olarak bilinir. Vücudu ve uçorganları besleyen 31 çift omurga siniri vardır.

Çevresel sinir sisteminin özel bir bileşeni olan otonom sinir sistemi; bağırsak, idrar torbası, kalp ve kan damarları gibi iç organlardaki kasları denetler.

Otonom sinir sisteminin iki kısmı vardır; sempatik ve parasemtatik. Sempatik sistemin bazı sinir lifleri (örneğin uçorganlarda kan damarları için çalışanlar) duyusal (somatik) sinirlerle hareketederek hedeflerine ulaşırlar.

Diğer otonom, sempatik ve parasempatik sinir lifleri, splankik siniri gibi özel iç organ sinirlerinin içinden bağırsağa ve leğen boşluğundaki organlara hareket ederler.

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog
GSM: +90532 297 9235

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite

NOT: Uzakdoğu düşüncesine göre dengesizlik, kişinin evrensel yaşam gücünün meridyenlerde tıkanması ile olur. (Yaşam enerjisinin) meridyenlerde tıkanması da bazı semptomların ortaya çıkmasına neden olur.

Meridyen bilgisi olan bir refleksolog bu semptonları dikkate alarak sorunlara hızlı bir çözüm getirebilir. Örneğin mide meridyenindeki tıkanıklık aynı anda larenjit, tiroid bezi dengesizliği, kabızlık, diz ağrıları gibi birbiriyle görünürde ilişkisi olmayan sorunlar getirebilir. Geleneksel tıpta bu ilişki görülmeyebilir ama meridyen terapisinde bu ilişki açıktır. Zira mide meridyeni bütün bu organlardan geçer ve bu meridyendeki tıkanıklık, enerjinin mide meridyeninin üzerinde yer alan organlara dengesiz dağılmasına neden olur.

Meridyenler hakkında bilgisi olan refleksolog, kişinin şikayetlerini göz önünde bulundurarak, enerjinin hangi meridyenlerde tıkandığını bilir ve sadece sorunu taşıyan organları değil de, tıkanıklık gösteren meridyen yolundaki bütün organları uyararak enerjinin vücuda daha dengeli yayılmasına yardımcı olabilir.

Düzenli refleksoloji terapisi, meridyenlerde tıkanmış enerjinin dengeli bir şekilde akıp, organlara dengeli bir biçimde yayılmasına yardımcı olur.

GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI REFLEKSOLOJİ YÖNETMELİĞİ 27 EKİM 2014TARİHLİ VE 29158 SAYILI RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE KONULMUŞTUR.





17 Mart 2016 Perşembe

OMURİLİK

OMURİLİK
Omurilik, çevresel sinir sistemiyle beyin arasında aracı görevi görür. Omurga kanalından geçerek, kafatasının altından sırtın üçte ikisine kadar uzanır.

Omuriliğe, gruplar halinde düzenlenmiş ve kirişteki yerlerine göre isimlendirilmiş birçok sinir lifi bağlıdır.

Kirişin, gri cevherin bulunduğu, arka (sırt) ve ön (vücudun ön alt kısmı) boynuzlarıyla ara bölge olarak isimlendirilen merkez bölgesi vardır.

Gri cevher, inen ve çıkan lif demetlerini taşıyan beynin sinir liflerinden oluşan beyaz kısmıyla çevrelenmiştir.

Her düzeyde, omurilik dokunma, ağrı, ısı, kas gerilmesi ve eklem duyuşuyla ilgili bilgileri duyusal sinirlerden alır.

 Bu bilgi, kas gerilimini denetlemek veya sıcak bir nesneden elini çekmek gibi refleks yanıtları uyarmak için omuriliğe girdiği aşamada kullanılabilir veya bilginin bilinçle değerlendirilmesi için kirişteki beynin sinir liflerinden oluşan beyaz kısmından beyne doğru iletilebilir.

Omurilik ayrıca kasları denetleyen motor ve iç organları etkileyen otonom sinir liflerini de yönlendirir. Beyin omurilikteki beynin sinir liflerinden oluşan beyaz kısmından ayağa omur motor sinir hücrelerini denetleyici uyarılar gönderir, böylece bilinçli olarak kaslarımızı denetleyebiliriz.

NOT: Sağlık sorunlarından uzak kalmanın en doğal yolu 20 günde bir; Sağlık Bakanlığınca Tamamlayıcı Tıp olarak onaylanan Refleksoloji seansı almaktır.

GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI REFLEKSOLOJİ YÖNETMELİĞİ 27 EKİM 2014TARİHLİ VE 29158 SAYILI RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE KONULMUŞTUR.

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog
GSM: +90532 297 9235

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite




16 Mart 2016 Çarşamba

BEYİN ANATOMİSİ

BEYİN ANATOMİSİ
Anatomik olarak beyin üç ana bölgeye ayrılır; ön beyin, orta beyin ve arka beyin. Önbeyin beyin maddesinin çoğunu içerir ve oldukça kıvrımlı olan beyin kabuğu ile kaplanmıştır.

Orta beyin ve arka beyin, beynin üst kısımlarıyla bilgi alışverişi yapan birçok lif demetini taşır. Arka beyin pons (sinir liflerinin beyin sapında yaptığı kabarıklık), medulla ve beyincik olarak üçe ayrılır.
Orta beyin, pons ve medulla bir arada beyin sapı (beyin ile omurilik arasındaki bölüm) olarak adlandırılır.

Beyin sapı, yüz ve baştaki kasları denetleyen sinir hücresi gruplarını içerir ve yüze dokunuş, tat alma ve işitmeyle ilgili bilgileri işler.

Beyin sapının diğer önemli işlevleri solunumu, kan basıncını ve kalbin işlevini denetlemektir.
Ön beyin çok karmaşık ve önemli bir bölgedir. Yüzeyindeki beyin kabuğu alın lobuna, art kafa lobuna, ortadaki paryetal loba ve altta şakak lobuna doğru düzenlenmiştir.
Her lob, özel işlevlerle ilgili birçok farklı bölge içerir.

Alın lobunun en önündeki prefrontal lob sosyal davranışların, güdünün ve plan yapmanın denetimiyle ilgilidir. Prefrontal alanın arkasında, motor hareketleri planlayan pre-motor kabuğu (korteks) ve bu motor emirleri harekete hazırlayan birincil motor kabuğu bulunur.

Sol alın lobunun alt kısmı, dilin kullanımıyla iligi olan Broca bölgesini içerir. Art kafa lobu bir dizi görme bölgesi içerir.

Paryetal lob, vücuttan ve yüzden gelen dokunma, ağrı ve eklem duruşuyla ilgili duyusal bilgileri işlemekle ilgili olan birincil duyusal bölgeyi içerir.

Paryetal lobun daha gerisinde, dış dünyanın mekansal düzeniyle ilgili duyuyu oluşturan bölge bulunur. Şakak lobu işitme, koku ve bellekle ilgili bölgeleri içerir. Şaka ve paryetal lobun kesiştiği yerde dili anlamakla ilgili olan Wernicke alanı bulunur.

Ön beynin derinliklerinde, aslında motor denetimiyle ilgili olan ancak dil ve düşünce gibi bazı daha ileri düzey işlevlere de karışabilen bazal gangliyon denilen sinir hücresi grupları bulunur.

Ön beyin, ayrıca temel olarak beyin kabuğuna duyusal bilgi aktaran ve motor hareketi denetleyen talamusu içerir. Talamusun altında beyin ve otonom sinir sistemi arasında bağlantı kuran ve diğer işlevlerinin yanı sıra vücuda besin ve sıvı alınışını, cinsel işlevi ve vücut ısısını denetleyen hipotalamus bulunmaktadır.

NOT: Sağlık sorunlarından uzak kalmanın en doğal yolu 20 günde bir; Sağlık Bakanlığınca Tamamlayıcı Tıp olarak onaylanan Refleksoloji seansı almaktır.

GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI REFLEKSOLOJİ YÖNETMELİĞİ 27 EKİM 2014TARİHLİ VE 29158 SAYILI RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE KONULMUŞTUR.

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog
GSM: +90532 297 9235

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite





5 Mart 2016 Cumartesi

SİNİR SİSTEMİ VE BÖLÜMLERİ

SİNİR SİSTEMİNİN BÖLÜMLERİ
Sinir sistemi merkezi sinir sistemi ve çevresel sinir sistemi olarak ikiye ayrılır. Merkezi sinir sistemi beyin ve omurilikten oluşurken, çevresel sinir sistemi vücudun diğer bölümlerine dağılmış sinirlerden oluşur.

Çevresel sinir sisteminin, vücut işlevlerini istemimiz dışında denetleyen kısmına otonom sinir sistemi denir. Her ne kadar otonom sinir sisteminin bileşeni olan sinir hücreleri çevresel olarak yerleşmiş de olsa, bazıları merkezi sinir sisteminde bulunmaktadır.

Otonom sinir sistemi ayrıca beynin hipotalamus gibi parçalarının denetimi altındadır.
Ayrıca gastrointestinal sistemin (mide ve bağırsak) duvarında yerleşmiş birçok sinir sistemi vardır. Bu hücreler bağırsağın hareketlerini ve bağırsak salgıbezlerinin salgılarını düzenler ve denetler ve bağırsaktaki durum hakkında duyusal bilgi taşır.

Bağırsak sinir hücrelerinin sayıları omuriliktekilerinin sayısında fazladır.

Beyin ve omurilik, sinir lifleri demetleriyle birlikte, sinir hücrelerini ve işlemlerini içerir. Gri cevher (beynin dışta bulunan ve sinir hücrelerinin oluşturduğu gri bölümü) merkezi sinir sisteminde sinir hücrelerinin yoğunlaştığı yerlerdir; beyaz maddeyse çok az hücre ve birçok sinir lifinin bulunduğu yerlerdir.

Tipik bir sinir hücresinin çekirdek içeren bir hücre gövdesi; gelen bilgiyi alan, sarmal şeklinde birkaç uzantısı (dendrit) ve bilgiyi sinir hücresinden dışarı taşıyan lifi (sinir lifi) vardır.

Dendritler oldukça kısadır, genellikle 1-1,5 milimetreden kısadırlar. Sinir lifleriyse, 1 milimetreden 1 metreye kadar çeşitli uzunluklarda olabilirler. Birçok sinir lifi, sinir uyarılarının (uyartı potansiyeli) sinir lifi boyunca hızlı aktarımı için önemli olan yağlı bir tabakayla (miyelin) kaplanmıştır.

Multiplskleroz (Multipl skleroz en sık 20-40 yaş arasın genç erişkinlerde ortaya çıkabilen, ancak çocukları ve daha ileri yaştaki kişileri de etkileyebilen bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır.
Genç insanlarda travmalardan sonra en sık ikinci nörolojik özürlülük nedenidir.)gibi miyelin kılıfının zarar gördüğü hastalıklarda sinir uyarılarının iletimi ciddi olarak bozulur.

Sinir hücreleri birbirleriyle, iki veya daha fazla hücrenin uzantısının karşılaştığı yerlerde (sinaps) sinir hücreleri arasında veri aktarımını sağlayan kimyasal maddeler (nörotransmitterler) bırakarak iletişim kurar.

Merkezi sinir sistemi ayrıca glia denen birçok hücre içerir. Bunlar miyelin oluşturmak, sinir hücreleri arasındaki yerlerde doğru miktarda tuz ve kimyasal bulunmasını sağlamak ve işgalci mikroorganizmalara karşı teftişte bulunmak gibi çok farklı görevleri yerine getirirler.

NOT: Sağlık sorunlarından uzak kalmanın en doğal yolu 20 günde bir; Sağlık Bakanlığınca Tamamlayıcı Tıp olarak onaylanan Refleksoloji seansı almaktır.
GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI REFLEKSOLOJİ YÖNETMELİĞİ 27 EKİM 2014TARİHLİ VE 29158 SAYILI RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE KONULMUŞTUR.

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog
GSM: +90532 297 9235

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite