21 Temmuz 2016 Perşembe

KANSER NEDİR - KEMOTERAPİYLE REFLEKSOLOJİ TEDAVİSİ

KANSER NEDİR - KEMOTERAPİYLE REFLEKSOLOJİ TEDAVİSİ

Kanser Hastalığı insan vücudunda nasıl bir etkiye sahiptir;

Vücudumuzdaki sağlıklı hücreler bölünebilme özelliğine sahiptirler. Fakat kas ve sinir hücrelerinde bu özellik olmaz. Ölen hücrelerin yenilebilmesi ve yaralanan dokuların tekrardan onarılması amacıyla bu özelliğini kullanırlar.

Yaşamın ilk yıllarında yani genç olan doku da hücreler daha hızlı bölünürken, erişkin yaşlarda hücre bölünmesi yavaşlar. Ancak hücrelerin bölüne bilme özelliği sınırlıdır.

Her hücre hayatı boyunca belli sayıda bölünebilir. Sağlıklı hücre ne kadar bölüneceğini bilir ve zamanı geldiğinde ölmesini de bilir. Buna apoptosis yani hücrenin programlı ölümü adı verilir.

Genel sağlık yaşamında vücudun sağlıklı ve düzgün çalışması için hücrelerin büyümesi, bölünmesi ve daha çok hücre üretmesine gereksinim duyulur.

Bu sürece uyulmadığında süreç doğru yoldan sapar, yeni hücrelere gerek olmadan hücreler bölünmeye devam eder.Bu kontrolsüz bölünmeye kanser hücreleri diyoruz.

Bilincini kaybetmiş kanser hücreleri, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalarak vücutta artar. Fazla hücrelerin kütleleri bir büyüklük veya tümör oluştururlar.

Bağışıklık sisteminin faaliyetini de bozan bu durumlar kanseri hazırlayıcı etmenler olarak bilinir.

Bağışıklık sistemi tarafından imha edilmemiş olan bu hücreler kontrolsüz biçimde üreyerek bulundukları dokuyu hasara uğratarak işlev kaybına sebep olur. Sadece o dokuyla sınırlı olmayıp komşu dokuları da işgal etmeye başlar.

Kan ve lenf dolaşımı yoluyla vücudun ilgisiz bölgelerine de taşınarak esiri altına alır.

REFLEKSOLOJİ TEDAVİSİ;
Ayaklarda ve ellerde bedenin tüm bölgelerine ve sistemlerine bağlı olarak anatomik refleks noktaları mevcuttur.

Ayak ve el tabanında,üstünde,sağında ve sol bölgelerinde her organa ait sinir uç noktalarına manüel terapi uygulayarak beyine  elektro sinyalleri (görev uyarıları) ileterek vücuttaki sinirlere ve belli sistemlere emir gönderip; vücudun kendi kendini tedavi etme mekanizmasını harekete geçirilir.

Dokuları oluşturan hücrelerde yenilenmeler ve ölmüş olan hücreleri vücuttan atılımı sağlayarak bedende fiziksel ve zihinsel bir rahatlama sağlar.

Kemoterapinin yanı sıra destek ve tamamlayıcı olarak Refleksoloji'nin alınması ve  bu tedavi sürecinde vücuttaki etkileri;

Refleksoloji tedavisinde uygulanacak olan bölgede hedef noktalar vardır.

Bu hedef noktalara yapılan uygulamayla yani; beyinle birlikte beyincik, omurilik soğanı, omurilik ve çevresel sinirler bir bütün olarak ele aldığımız da vücudun denetleyici sistemlerini harekete geçirerek yapının işlevi olan düzenleyici sistem devreye girer ve canlıyı oluşturan hücre, doku ve organların fonksiyonlarını harekete geçirmiş oluruz.

Sağlıklı hücrelerin gelişim ve ölüm süreci bir düzene ve kontrol altına alınır. Oysa kanser hücrelerinin büyümesi ve ölümü bu kontrol sürecinden çıktığı için  bu hücreler kontrolsüz bir şeklide büyüyüp çoğalmaya başlar.

Refleksoloji tedavisinin hemen hepsi kan yolu ile vücuda dağılarak kontrolsüz çoğalan hücrelere ulaşarak bu hücreleri öldürür veya kontrolsüz büyümesine engel olur.

Kemoterapi ilaçları bir taraftan bu kötü hücreleri yok ederken , Refleksoloji Tedavisiyle vücuttaki normal hücrelerin sağlıklı bölünmesi sağlayarak ölmüş hücrelerin atılımda da  etki etmektedir.

Kanser Hastalarının Psikolojik durumunu da düşünecek olursak  beyini oluşturan yapılar ve bunların işleyişini sağlayan sistemde bir bozukluk olması halinde ruhsal sorunlar da yaşaya bilirler.

Duygu, düşünme, davranış, bellek, algılama, öğrenme, yargılama beyinin işlevleri sonucunda ortaya çıkan işlev bozukluğundan kaynaklı yaşantıdır.

Psikolojik bozukluk dediğimiz ruhsal rahatsızlıkta beyinde zaten var olan nöroadrenalin ve serotonin denilen sinirler arası iletimi sağlayan iletici maddelerin etkinliği azalmaktadır ve bu durum kanser hastalarında olumsuz etki eder.

Nitekim serotonin ve nöroadrenalin etkinliğini arttırmak için Refleksoloji uygulamasında anatomik olarak belirttiğimiz sinir uç noktalarını fizyolojik olarak işleve geçirdikten sonra;

nörofizyolojik kurama göre ayaklardan çıkan uyarının aksonlar yoluyla beyine ulaşarak nöronlar arasında sinaps bağlantısını sağlayarak mesajın beyine ulaşmasıyla beyindeki nöronun öğrenme işlevi de başlamış olur böylelikle psikolojik bozuklukta işlevsel düzelmiş olur.

Refleksoloji, bugün tamamlayıcı tıp olarak yer almaktadır. (GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI REFLEKSOLOJİ YÖNETMELİĞİ 27 EKİM 2014TARİHLİ VE 29158 SAYILI RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE KONULMUŞTUR.)

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog - Refleksolog

+90532 297 9235

19 Temmuz 2016 Salı

OTİZM TEDAVİSİ VARMIDIR – OTİZM TEDAVİSİ İZMİR

OTİZM TEDAVİSİ VARMIDIR – OTİZM TEDAVİSİ İZMİR

Otizm yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkan bir sendromdur. Nedeni bilinmemektedir. Kişi gördükleri, duyduklarını, duyumsadıklarını doğru bir şekilde algılayamaz; bu nedenle sosyal ilişkileri ve davranışlarında ciddi sorunlar vardır.

Erkeklerde daha yaygın olarak görülür. Otizm ya kendi başına ya da zeka geriliği, öğrenme güçlüğü, epilepsi gibi diğer gelişimsel bozukluklarla birlikte ortaya çıkabilir. Otizm kelimesinin manası "kendine dönük"tür.

BELİRTİLERİ

Çevresine karşı ilgisizdir. Olaylara ve insanlara tepkisizdir. Genelde tek başınadır. İletişim güçlüğü çeker. Konuşma zorluğu vardır. İnsanlarla temas etmekten rahatsız olur. Tekrarlayıcı davranışlar yapar. Anlamsız kelimeleri tekrarlar. Ellerini kollarını çırpar, olduğu yerde sallanır, kendi etrafında döner.

Yaygın gelişim bozukluğu adı altında toplanan hiçbir süreç birbirinin aynı olarak seyretmez. Her biri kendi iç yapısı içinde farklı özellikler gösterirler. Ancak süreçte kendine özgü ortak özellikler bulunur. Gelişimleri ne düzeyde veya nasıl bir yapıda olursa olsun onların hayatı ve dünyayı algılayış biçimleri bizim algılama şeklimizden oldukça farklı bir yapı göstermektedir.

TANI ÖLÇÜTLERİ

DSM IV’ (Ruhsal Bozukluklarin Tanisal ve Sayimsal El Kitabinin (The Diagnostic and Statistical Manual for Mental Disorders) dördüncü baskısı Amerikan Psikiyatri Dernegi tarafindan çıkarıilmıştır ve psikiyatrik bozuklukların sınıflandırılmasında kullanılır. DSM IV yalnizca belirtileri tanimlar ve ruh sagligi profesyonelleri tarafindan taninin güvenilirligini ve standartligini artirmak üzere kullanilir.) e göre otizm tanı ölçütleri şunlardır.

1-Aşağıdakilerden en az bir tanesinin varlığı ile kendini gösteren toplumsal ( sosyal) etkileşimde niteliksel bozulma.

a)Toplumsal etkileşimi sağlamak için yapılan el, kol hareketleri, alınan vücut konumu, takınılan yüz ifadesi, göz göze gelme gibi bir çok sözel olmayan davranışta belirgin bir bozulma,

b)Yaşıtlarıyla gelişim düzeyine uygun ilişkiler geliştirememe, onlardan uzak durma,

c)İlgilerini ya da başarılarını kendiliğinden paylaşmama,

d)Toplumsal veya duygusal karşılık vermeme, 2-Aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren iletişimde niteliksel bozulma,

2-
a)Konuşulan dilin gelişiminde bozulma olması ya da hiç gelişmemiş olmaması

b)Konuşması yeterli olan kişilerde, başkaları ile söyleyişi başlatma ya da sürdürmede belirgin bir bozukluğun olması,

c)Basmakalıp, yineleyici ( ekolali), ifadeler ya da özel bir dil kullanması,

d)Gelişim düzeyine uygun çeşitli imgesel ya da toplumsal taklitlere dayalı oyunları kendiliğinden oynamama,

3- Aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı ilgi örüntüsü çerçevesinde kapanıp kalma.

a)İlgilenme düzeyi üzerinde odaklanma açısından olağan dışı, basmakalıp ve yineleyici davranışlar çerçevesi içinde kalma,

b)Özgül, işlevsel olmayan, alışıla geldiği üzere yapılan gündelik işlere ya da törensel davranış 
biçimlerine hiç esneklik göstermeksizin sıkı sıkıya bağlanma,

c)Yineleyici motor manyerizmler ( parmak şıklatma, el çırpma, karmaşık vücut hareketleri)

d)Eşyaların parçalarıyla sürekli uğraşma.

 TEDAVİDE REFLEKSOLOJİNİN YERİ

Kisa bir süre önceye kadar bazı uzmanlar otizmin  tedavi edilemeyeceğini ısrarla söylüyor ömür boyu sürecek bir durum olduğu içinde ailelere çocuklarını gerekli kurumlara yerleştirmeleri tavsiyelerinde bulunuyorlardı. Halen birçok uzmana göre otizim tedavi edilemez. Öyle birşey yoktur bir sefer otist demek ömür boyu otist demektir. 

Yeni yapılan araştırmanın aksine bu görüşlerin  kesinlik kazanmadığı ortaya çıkmıştır.  Autism Research Institute ( otizim arastirma institusu ) otizmin tedavi edilebilir oldugunu  ve çocukların iyileşebileceğini  savunarak bir çok çevrenin saplantılı yaklaşımlarına rağmen,

Otizim Araştırma Institüsü doktorları ve sağlık uzmanları çalışmalarıyla değişik yöntemler uygulanarak çocukların durumlarında ciddi oranda iyileşmelerin olduğunu ve hatta düzenli bir tedaviyle otismin tamamen yenilebileceğini yapmış oldukları çalışmalarla kanıtladılar.

Otizim daha çok beyin ve bağırsak yollarına dokunan tibbi  bir durum olduğundan dolayı vücudu zararlı maddelerden arındırma metodları ve hücreleri yenilemeye yönelik çalışma olumlu gelişmeler göstermektedir. Refleksoloji ile hiç te yabana atılmayacak oranda olumlu gelişmeler görülmüştür. Örnek verecek olursak Kanada’nin Quebec eyaletinde uygulanan bu yöntem  ABD deki gibi olumlu sonuçlar vermektedir.

Dünyanın ve daha bir çok ülkelerde Her biri 20 dakika süren 10 seanslık küçük bir tedavide dahi anne ve babalar çocuklarında olumlu gelişmeler görmüslerdir.

Tam tedavi uygulamalarında azami oranda faydalanabilmek için bir çocuğun ortalama 70 ila 250 seans arası tedavi görmesi gerekmektedir.

Otist çocuklarda ailelerin en çok şikayet ettikleri hiperaktiflik,  agrasiflik, mutsuzluk, kendine zarar verme gibi sıkıntıların kısa sürede olumlu sonuç vermesi yüz güldürücüdür.

Refleksoloji seanslarında çoğu otist vakaların ilaç kullanmadan ayak altındaki ilgili sinir uçları dikkatla çalışma sonucunda olumlu sonuçlar alınmıştır. Tedavide hastanın ihtiyacına göre seratonin hormonu salgılatılır, konuşma merkezi düzenlenir, korpuz kollozumdaki bağ kuvvetlendirilir ve gaba düzenlenir.

Tedavi türlerinin değişik olması ve uzmanlik gerektirmesi sebebiyle her çocuğun otistlik dereceside göz önünde tutularak uygulanmaktadır.  Refleksolojinin daha ileriki yıllarda bir çok hastalıkların tedavisinde olduğu gibi yaygınlık kazanacağı gerçeği ortaya çıkmıştır. Otizmin çok geniş dağılım gösteren bir rahatsızlık olduğunu bilmemizin ötesinde otizmle ilgili ortaya atılan birçok teori ve bir dizi tedavi seçeneğinin yanında hala bilinmeyen yönü ağır basan gizemli bir hastalık gibi karşımızda durmaktadır.

Ama temel olarak beyinde ;başta konuşma , iletişim kurma, beden dili kullanma , öngörüde bulunma kısaca frontal korteks ve hipotalamus bölgelerinin işlev kaybına yol açan nöro psikiyatrik bir sorun olduğunu biliyoruz.

Ayrıca bu hastalığa yol açan etmenlerin evrensel yada kalıtsal bağlantılarıyla ilgili her geçen gün yeni araştırmalar yapılmakta ve yeni bulgulara ulaşılmaktadır.

 Bu araştırmaların beklide en kuvvetli olan hipotezi kimyasal değerleri itibariyle problemleri tetikleyen çocuk aşılar  ve genetik  zinciri  bozulmuş gıda maddeleridir. O halde aşılarla ilgili politikaların değiştirilmesi ve organik gıda tüketmek zorunludur.

Bunun ötesinde toksin atımının vücut tarafından sağlanabilmesi için lenf sistemimizin düzenli çalışması için de dolaşım sistemimizin kesintiye uğramaması gerekir. Refleksoloji doğal yollarla yani ayak tabanındaki lenfatik sinir uçlarını uyarmak da vücuttaki zehirli atıkların atılmasını kolaylaştırmıştır.

Dolaşım sistemini düzenleyen refleksoloji tedavisi kandaki değerleri düzenlemeyi sağlar. Refleksoloji tedavisi ile başta frontal korteks ve hipotalamus olmak üzere beyindeki otizmin etkileri temel bölgeleri ve bu bölgelerdeki nöronları uyarmak ve bunlar arasındaki aksonları geliştirmek sinaptik bağları uzatmak mümkün; bir ağacı sulamak gibi her bir nöronun bir fide gibi düşündüğümüzde bu nöronları refleksoloji ile ayaktaki uzantılarından uyarmak bir fide sulayıp büyütme eylemine benzetilebilir.

Ayaklarımızla beynimizin ne alakası var demeyin, zira ayaklar beynimize her an binlerce ileti göndermekte ve beynimiz bunu algıya dönüştürmektedir, bunu ellerimiz için de söyleyebiliriz.

Bir an için âmâ olduğumuzu düşünün, körlerin özel kabartma sistemli alfabesini hayal edin ve yazıyı gözünüzle değil parmaklarınızla okuduğunuzu düşünün, farkındaysanız özellikle baş parmak ve parmak uçları bu kabartmalara dokunarak beyine iletmekte, beyin de bunları algıya dönüştürmektedir.
Yine aynı şekilde gözümüz görmese de ayaklarımızla duyduğumuz nesnelerin özelliklerini beynimiz algılamaktadır. Yumuşaklığı, sertliği, ıslak yada kuruyu nesnenin ismini şekillerini ayağımızın aracılığıyla beynimiz algılamaktadır. O halde ayaklarla beyin arasında da sinir ağları aracılığıyla bilgi alış verişi sağlanmaktadır.

Refleksoloji ile otizmin en dinamik bölgelerine ileti göndermek ve buradaki işlevselliği arttırmak mümkün mesela uygun bölge ve uygun ayaktan yapılan refleksoloji terapisi kan şekeri oranını değiştirebilir bu şekilde konsantrasyonda ciddi artışlar olur.

Kandaki düzenlenmenin enzimlerle de ilgisi olduğundan vücudun ihtiyacı olan maddeleri üretmede daha maksimum çalışabileceğini varsayabiliriz.Otistik çalışmalardaki dikkat artışını aslında refleksolojiyle düzeltilen kan değerlerine bağlayabiliriz.

Yine refleksolojiyle birlikte çocuklarının çoğunun gözünde canlılık, parlaklık gözlenmektedir. Bu beyindeki ileti zincirinin kurulması ve nöronların kendi arasındaki bağın kuvvetlenmesine işaret etmektedir.

Bu tür vakaları artırmak tabiî ki mümkün ayrıca bundanda önemlisi refleksoloji yapılan otistik çocukların rigid tepkileri agresif ve saldırgan davranışları minimuma inmiştir…Refleksoloji gevşetici ve rahatlatıcı etkisi sayesinde aşrı hareketli otistik çocuklar üzerindede etkili olmuş davranışlar daha amaca dönük hale gelmiştir.

 Temelde oldukça eski olan bu tarihi tedavi metodunun otistik çocuklara genel vücut masajının rahatlatıcı etkisinin görülmesinden sonra rusyada denendiğini biliyoruz..Genel masajda kinestetik etkinin lokal refleks terapisiyle daha kısa yoldan verilebilmesi ve istenilen bölgelerin uyarılabilmesi bu terapiyle mümkün olmuştur…

Rusyadan sonra Amerika Avrupa ve refleksolojinin geliştiği çinde farklı refleksoloji teknikleri otistik çocuklara uygulanmış ve her defasında müspet neticeler gözükmüştür…

GENEL OLARAK REFLEKSOLOJİNİN OTİSTİK ÇOCUKLARDAKİ FAYDALARI

* Rigid tepki ve agresifliğin azalması
* Genel rahatlama ve dinginlik
* Vücut fonksiyonlarında normalleşme
* Vücut direncinin artması
* İmmün sistemini geliştirir.
* Nörohormon salgılatıulmasına bağlı olarak algıda artış gözükür.
* Genel sosyalleşme
* Gözlerde parlaklık ve canlanma gözükür.
* Komut alma oranında artış
* Kelime hazinesinin artışı
* Hiperaktivitenin azalması
* Takıntıların azalması
* Eşyalarıamacına uygun kullanma
* Özbakım becerilerinde artış
* Kolay öğrenme
* İnce motor becerilerinde artış

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog – Refleksolog

+90532 297 9235

18 Temmuz 2016 Pazartesi

HİDROSEFALİ TEDAVİSİ BURSA

HİDROSEFALİ TEDAVİSİ BURSA

En genel tanımıyla hidrosefali terimi , kafa içindeki suyun miktar olarak arttığı durumları açıklar ve ilk akla gelen kafa büyümesidir.

Kafamızın içinde, birbiriyle ilişkili olan mağaralar olarak düşünebileceğimiz boşluklar bulunur. Biz bunlara “ventrikül” ya da “karıncık” diyoruz. Bunların en büyüğü ise “yan karıncık” tır.

Kafamızın içindeki suyu, bildiğimiz su gibi düşünmek yanlış olur. Bu su dediğimiz “beyin-omurilik” sıvısıdır ve birçok fonksiyona sahiptir.

En önemli görevi ise; beynimizi etkileyecek şiddetli çarpmalarda beyni korumasıdır. Bu sıvıda kanımızdaki gibi besleyici maddeler de bulunur.

Beyin omurilik sıvısının (BOS) büyük bir çoğunluğu, karıncıklardaki yosunumsu bir organ olan koroid pleksuslarda yapılırken, bir kısmı da beyin dokusu ve omurilikte yapılır.

Yosuna benzeyen koroid pleksuslartüm karıncıklarda bulunmaktadır ve temel olarak BOS yapımından sorumludurlar. Günde yaklaşık yarım litre BOS üretilmekte ve aynı miktarda da emilmektedir.

 İki tarafta da bulunan yan karıncıklardaki BOS küçük birer pencere ile (foramen Monro)beynin ortasında bulunan üçüncü karıncığa akar ve daha sonra ince ve 1 cm uzunluğundaki bir kanal ile dördüncü karıncık denen diğer bir boşluğa doğru devam eder.

Bu akış omurilik merkezine kadar devamlılık sağlar. Dördüncü karıncıktaki deliklerden çıkan BOS omurilik çevresinde ve beyin çevresinde dolaşarak beyin yüzeyindeki büyük toplardamarlara özel dokular (araknoid villus) sayesinde emilerek geri döner . Şimdi hidrosefaliyi tanımak çok daha kolay olacaktır.

Hidrosefalinin bilimsel tanımı: beyin boşluklarının (karıncıklarının) genişlemesiyle birlikte beyin-omurilik sıvısının basınç ve miktarında artmadır.

HİDROSEFALİNİN BELİRTİLERİ
0-2 YAŞ İÇİN
1.    Baş çevresinde büyüme
2.    Bıngıldakta genişleme ve gerginlik
3.    İnce tiz bir sesle ağlama
4.    Kafadaki damarlarda belirginleşme
5.    Gözlerde batan güneş manzarası( gözlerin yukarıya doğru bakmaması)

2- 6 YAŞ İÇİN
1.    Kafa içi basıncın artmasına bağlı olarak baş ağrısı
2.    Kusma
3.    Çift görme
4.    Huzursuzluk , denge sağlamada problemler
5.    konuşma ve yürüme geriliği

6 YAŞ VE ÜZERİ
1.    Kafa içi basıncın artmasına  bağlı olarak baş ağrısı
2.    Kusma ve kilo kaybı
3.    Okul başarısında düşmeler
4.    Görme bozuklukları
5.    Dalgınlık , unutkanlık gibi davranış değişiklikleri

REFLEKSOLOJİNİN TANIMI:
 Merkez sinir sistemine çeşitli yöntemlerle gönderilen duysal uyarıların refleks olarak motor yanıt oluşturduğu bilinmektedir.

  Beynin sağlam bölgeleri hasarlı bölgelere ait fonksiyonları üstlenmesine, yeni sinapslar oluşmasına yardımcı olunur ve 5–6 yaşına kadar beyindeki nöronlar yeniden organize olurlar, buna bağlı olarak bazı fonksiyonlar kısmen kazanılmaktadır.

Bu sürece nöronal plastisite denmektedir. Refleksoloji ile nöronal plastisiteyi hızlandırmak ve duysal entegrasyonu artırmak ve bazı yöntemlerin erken aylardan itibaren uygulanması ile başarılı sonuçlar alınmıştır.

Refleksoloji ile bu yöntem tüm dünyaca kesinlik kazanmış ve uygulama yelpazesi günden güne artış göstermiştir.

Refleksoloji-de AMAÇ:
1.    Anormal postür ve paternlerin düzeltilmesi,
2.    Oluşabilecek deformitelerin önlenmesi,
3.    Mevcut becerilerin geliştirilmesi,
4.    Yeni becerilerin öğretilmesi,
5.    Üst  ve alt ekstremitelerin fonksiyonel kullanımı sağlamak,
6.    Yürüme eğitimi vermek,
7.    Konuşama merkezine yapılan çalışma ile anlaşabilir konuşmayı sağlamaktır.
8.    Algı ve hafızayı arttırabilmektir.
9.    Görme bozukluklarını gidermektir.
10.  Denge kaybını giderilmesini sağlamaktır.

Şahin SANDALCIOĞLU

Uzman Sosyolog - Refleksolog

+90532 297 9235

HİDROSEFALİ TEDAVİSİ İZMİR

HİDROSEFALİ TEDAVİSİ İZMİR

En genel tanımıyla hidrosefali terimi , kafa içindeki suyun miktar olarak arttığı durumları açıklar ve ilk akla gelen kafa büyümesidir.

Kafamızın içinde, birbiriyle ilişkili olan mağaralar olarak düşünebileceğimiz boşluklar bulunur. Biz bunlara “ventrikül” ya da “karıncık” diyoruz. Bunların en büyüğü ise “yan karıncık” tır.

Kafamızın içindeki suyu, bildiğimiz su gibi düşünmek yanlış olur. Bu su dediğimiz “beyin-omurilik” sıvısıdır ve birçok fonksiyona sahiptir.

En önemli görevi ise; beynimizi etkileyecek şiddetli çarpmalarda beyni korumasıdır. Bu sıvıda kanımızdaki gibi besleyici maddeler de bulunur.

Beyin omurilik sıvısının (BOS) büyük bir çoğunluğu, karıncıklardaki yosunumsu bir organ olan koroid pleksuslarda yapılırken, bir kısmı da beyin dokusu ve omurilikte yapılır.

Yosuna benzeyen koroid pleksuslartüm karıncıklarda bulunmaktadır ve temel olarak BOS yapımından sorumludurlar. Günde yaklaşık yarım litre BOS üretilmekte ve aynı miktarda da emilmektedir.

 İki tarafta da bulunan yan karıncıklardaki BOS küçük birer pencere ile (foramen Monro)beynin ortasında bulunan üçüncü karıncığa akar ve daha sonra ince ve 1 cm uzunluğundaki bir kanal ile dördüncü karıncık denen diğer bir boşluğa doğru devam eder.

Bu akış omurilik merkezine kadar devamlılık sağlar. Dördüncü karıncıktaki deliklerden çıkan BOS omurilik çevresinde ve beyin çevresinde dolaşarak beyin yüzeyindeki büyük toplardamarlara özel dokular (araknoid villus) sayesinde emilerek geri döner . Şimdi hidrosefaliyi tanımak çok daha kolay olacaktır.

Hidrosefalinin bilimsel tanımı: beyin boşluklarının (karıncıklarının) genişlemesiyle birlikte beyin-omurilik sıvısının basınç ve miktarında artmadır.

HİDROSEFALİNİN BELİRTİLERİ
0-2 YAŞ İÇİN
1.    Baş çevresinde büyüme
2.    Bıngıldakta genişleme ve gerginlik
3.    İnce tiz bir sesle ağlama
4.    Kafadaki damarlarda belirginleşme
5.    Gözlerde batan güneş manzarası( gözlerin yukarıya doğru bakmaması)

2- 6 YAŞ İÇİN
1.    Kafa içi basıncın artmasına bağlı olarak baş ağrısı
2.    Kusma
3.    Çift görme
4.    Huzursuzluk , denge sağlamada problemler
5.    konuşma ve yürüme geriliği

6 YAŞ VE ÜZERİ
1.    Kafa içi basıncın artmasına  bağlı olarak baş ağrısı
2.    Kusma ve kilo kaybı
3.    Okul başarısında düşmeler
4.    Görme bozuklukları
5.    Dalgınlık , unutkanlık gibi davranış değişiklikleri

REFLEKSOLOJİNİN TANIMI:
 Merkez sinir sistemine çeşitli yöntemlerle gönderilen duysal uyarıların refleks olarak motor yanıt oluşturduğu bilinmektedir.

  Beynin sağlam bölgeleri hasarlı bölgelere ait fonksiyonları üstlenmesine, yeni sinapslar oluşmasına yardımcı olunur ve 5–6 yaşına kadar beyindeki nöronlar yeniden organize olurlar, buna bağlı olarak bazı fonksiyonlar kısmen kazanılmaktadır.

Bu sürece nöronal plastisite denmektedir. Refleksoloji ile nöronal plastisiteyi hızlandırmak ve duysal entegrasyonu artırmak ve bazı yöntemlerin erken aylardan itibaren uygulanması ile başarılı sonuçlar alınmıştır.

Refleksoloji ile bu yöntem tüm dünyaca kesinlik kazanmış ve uygulama yelpazesi günden güne artış göstermiştir.

Refleksoloji-de AMAÇ:
1.    Anormal postür ve paternlerin düzeltilmesi,
2.    Oluşabilecek deformitelerin önlenmesi,
3.    Mevcut becerilerin geliştirilmesi,
4.    Yeni becerilerin öğretilmesi,
5.    Üst  ve alt ekstremitelerin fonksiyonel kullanımı sağlamak,
6.    Yürüme eğitimi vermek,
7.    Konuşama merkezine yapılan çalışma ile anlaşabilir konuşmayı sağlamaktır.
8.    Algı ve hafızayı arttırabilmektir.
9.    Görme bozukluklarını gidermektir.
10.  Denge kaybını giderilmesini sağlamaktır.

Şahin SANDALCIOĞLU

Uzman Sosyolog - Refleksolog

+90532 297 9235

MİGREN TEDAVİSİ BURSA


MİGREN TEDAVİSİ BURSA

Refleksoloji migren sorunu çözümünde temel olarak gerginleşen sinirlerin gevşetilmesi,sağlıklı bir sinirsel akışın oluşturulması ve hormonal dengeleme gibi temel hedefler etrafında yoğunlaşarak sorunu çözmeye çalışır.

Amerika’da 28 milyon insan migrenden şikayetçi. The American Headache Society (Amerikan Ağrı Topluluğu) verilerine göre Bu ağrı ile ilgili şikayetlerin ekonomiye negatif etkisiyıllık 13 milyon doları bulmakta.Bu ağrıların tedavisi ile ilgili harcanan miktar ise yıllık 1 milyar doları geçmekte.

Danimarka’da ise 3milyon çalışma günü baş ağrılarından dolayı kaybedilmekte.Danimarkalılar bu sorunun çözümü için ağırlıklı olarak Refleksolojiyi kullanmakta.
Refleksoloji Danimarka’da en yaygın ve en çok faydalanılan sağlık terapi olmuş durumda.Tahmini olarak her 4 Danimarkalıdan 1 tanesi refleksolojiyi denemiş diyebiliriz.
Ülke çapında yapılan bir çalışmada Refleksolojinin insanlardaki Tansiyon ağrıları ve Migrenden kurtarıcı etkileri araştırılmıştır.

Çalışma 220 katılımcı ve Danimarka Bölgesindeki 78 Refleksoloji uzmanının katılımı ile The Royal Danish School of Pharmacy’de gerçekleştirildi.Katılımcıların %90 ında ağrıların kesildiği yada azaldığı gözlemlendi.Yine Amerika’da yapılan bir çalışmada ;‘’Yaşları 15 – 57 Arasında olan 25 bayan 7 erkek hasta üzerinde yapılan refleksoloji çalışmasında,Hastalara 12 hafta boyunca haftada 2 seans refleksoloji uygulanmış olup ,Seanslar sonunda migrenle ilgili şikayetlerinin büyük oranda bittiği görülmüştür.’’
‘’Testa, Gail W., "A Study on the Effects of Reflexology on Migraine Headaches" August
2000’’

GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI REFLEKSOLOJİ YÖNETMELİĞİ 27 EKİM 2014TARİHLİ VE 29158 SAYILI RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE KONULMUŞTUR.

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog - Refleksolog +90532 297 9235
 

MİGREN TEDAVİSİ İZMİR


MİGREN TEDAVİSİ İZMİR

Refleksoloji migren sorunu çözümünde temel olarak gerginleşen sinirlerin gevşetilmesi,sağlıklı bir sinirsel akışın oluşturulması ve hormonal dengeleme gibi temel hedefler etrafında yoğunlaşarak sorunu çözmeye çalışır.

Amerika’da 28 milyon insan migrenden şikayetçi. The American Headache Society (Amerikan Ağrı Topluluğu) verilerine göre Bu ağrı ile ilgili şikayetlerin ekonomiye negatif etkisiyıllık 13 milyon doları bulmakta.Bu ağrıların tedavisi ile ilgili harcanan miktar ise yıllık 1 milyar doları geçmekte.

Danimarka’da ise 3milyon çalışma günü baş ağrılarından dolayı kaybedilmekte.Danimarkalılar bu sorunun çözümü için ağırlıklı olarak Refleksolojiyi kullanmakta.
Refleksoloji Danimarka’da en yaygın ve en çok faydalanılan sağlık terapi olmuş durumda.Tahmini olarak her 4 Danimarkalıdan 1 tanesi refleksolojiyi denemiş diyebiliriz.
Ülke çapında yapılan bir çalışmada Refleksolojinin insanlardaki Tansiyon ağrıları ve Migrenden kurtarıcı etkileri araştırılmıştır.

Çalışma 220 katılımcı ve Danimarka Bölgesindeki 78 Refleksoloji uzmanının katılımı ile The Royal Danish School of Pharmacy’de gerçekleştirildi.Katılımcıların %90 ında ağrıların kesildiği yada azaldığı gözlemlendi.Yine Amerika’da yapılan bir çalışmada ;‘’Yaşları 15 – 57 Arasında olan 25 bayan 7 erkek hasta üzerinde yapılan refleksoloji çalışmasında,Hastalara 12 hafta boyunca haftada 2 seans refleksoloji uygulanmış olup ,Seanslar sonunda migrenle ilgili şikayetlerinin büyük oranda bittiği görülmüştür.’’
‘’Testa, Gail W., "A Study on the Effects of Reflexology on Migraine Headaches" August
2000’’

GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI REFLEKSOLOJİ YÖNETMELİĞİ 27 EKİM 2014TARİHLİ VE 29158 SAYILI RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE KONULMUŞTUR.

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog - Refleksolog +90532 297 9235

BEL - BOYUN FITIĞI TEDAVİSİ - BURSA

BEL - BOYUN FITIĞI TEDAVİSİ - BURSA

BEL FITIĞI
Bel bölgemizde bulunan omurgaların arasındaki kıkırdak yapının omirilikten çıkan sinirlerin sıkıştırılmasıdır.
Çekirdek dediğimiz kısmın,bağ dokusu dediğimiz kısmın elastik kısmı yırtılarak,omirilik kanalı ve sinir köklerine baskı yapacak şekilde yırtılmasına bel fıtığı denir.

BEL FITIĞININ NEDENLERİ

-Yaşa bağlı olarak gelişen dejerasyon
-Ters hareketler
-Düşme
-Ağır bişey kaldırma

BEL FITIĞININ BELİRTİLERİ

-Belde ve bacakta dayanılmaz ağrılar
-Hareketlerde kısıtlılık
-Topallayarak yürüme
-Vücudun bir tarafa doğru yamulmaya başlamış,çarpık hale gelmiş olması
Bel fıtıkları genellikle erişkin yaşlarda görülen bel ve bacakların en başta gelen nedenlerindendir
Erkeklerde kadınlara göre 1.7 kat daha fazla rastlanır.

BOYUN FITIĞI

Boyunda 7 adet omur cismi bulunur.Yapıları itibari ile bir üstteki bölümde anlatılan bel omurlarından tek farkları,daha küçük olmalarıdır.Her omurga arasında yastıkçık dediğimiz kıkırdaklar mevcuttur.Bu kıkırdak yapının yırtılarak omurga içinde seyreden omirilik veya kolla dağılan sinirlere baskı yapması sonucu oluşan hastalığa boyun fıtığı denir.

BOYUN FITIĞININ RİSK FAKTÖRLERİ

-Ani ve güçlü boyun hareketleri
-Ağır kaldırmak
-Ani,ters dönüşler
-Araba kullanırken emniyet kemeri takmadan ani fren yapılması
-Geçirilmiş boyun travması
-Spor yaralanmaları

BOYUN FITIĞININ BELİRTİLERİ

-Şiddetli boyun ağrısı veya kolla vuran ağrı
-Orta düzeyde sık tekrarlanan a ğrılar
-Ağrıyla birlikte kolda kuvvetsizlik
-Ağrıyla birlikte kol ve ayaklarda uyuşma
-Kol ve ayaklarda giderek artan güç kaybı

REFLEKSOLOJİNİN BEL - BOYUN FITIĞI TEDAVİSİNDEKİ YERİ

Refleksoloji-nin orta ve hafif düzeydeki fıtıklarda düzeltici etkisi temelde gerilen ve sıkışan sinirlerin yumuşatılıp, basının ortadan kaldırılması ve sıvı dengesinin tekrar kurulmasına dönük bir amaç hedeflenir. Bel ve boyun fıtığının oluşmasına neden olan en önemli faktörlerden birisi olan sinir ve stres hali refleksoloji sonrasında ortadan kaldırılarak vücut üzerinde bir gevşeme hali oluşturulur.

Bu amaçla ayaklarımız üzerinde sadece omur bölgeleri değil stres oluşumuna neden olan ve vücuttaki genel gerginlikle ilişkisi olan organların da ayak tabanındaki sinir izdüşümleri uyarılarak vücutta genel bir gevşeme oluşturulur.

Tüm sorularınız ve Randevu İçin;
+90532 297 9235
Şahin SANDALCIOĞLU

Uzman Sosyolog – Refleksolog

BEL - BOYUN FITIĞI TEDAVİSİ - İZMİR

BEL - BOYUN FITIĞI TEDAVİSİ - İZMİR

BEL FITIĞI
Bel bölgemizde bulunan omurgaların arasındaki kıkırdak yapının omirilikten çıkan sinirlerin sıkıştırılmasıdır.
Çekirdek dediğimiz kısmın,bağ dokusu dediğimiz kısmın elastik kısmı yırtılarak,omirilik kanalı ve sinir köklerine baskı yapacak şekilde yırtılmasına bel fıtığı denir.

BEL FITIĞININ NEDENLERİ

-Yaşa bağlı olarak gelişen dejerasyon
-Ters hareketler
-Düşme
-Ağır bişey kaldırma

BEL FITIĞININ BELİRTİLERİ

-Belde ve bacakta dayanılmaz ağrılar
-Hareketlerde kısıtlılık
-Topallayarak yürüme
-Vücudun bir tarafa doğru yamulmaya başlamış,çarpık hale gelmiş olması
Bel fıtıkları genellikle erişkin yaşlarda görülen bel ve bacakların en başta gelen nedenlerindendir
Erkeklerde kadınlara göre 1.7 kat daha fazla rastlanır.

BOYUN FITIĞI

Boyunda 7 adet omur cismi bulunur.Yapıları itibari ile bir üstteki bölümde anlatılan bel omurlarından tek farkları,daha küçük olmalarıdır.Her omurga arasında yastıkçık dediğimiz kıkırdaklar mevcuttur.Bu kıkırdak yapının yırtılarak omurga içinde seyreden omirilik veya kolla dağılan sinirlere baskı yapması sonucu oluşan hastalığa boyun fıtığı denir.

BOYUN FITIĞININ RİSK FAKTÖRLERİ

-Ani ve güçlü boyun hareketleri
-Ağır kaldırmak
-Ani,ters dönüşler
-Araba kullanırken emniyet kemeri takmadan ani fren yapılması
-Geçirilmiş boyun travması
-Spor yaralanmaları

BOYUN FITIĞININ BELİRTİLERİ

-Şiddetli boyun ağrısı veya kolla vuran ağrı
-Orta düzeyde sık tekrarlanan a ğrılar
-Ağrıyla birlikte kolda kuvvetsizlik
-Ağrıyla birlikte kol ve ayaklarda uyuşma
-Kol ve ayaklarda giderek artan güç kaybı

REFLEKSOLOJİNİN BEL - BOYUN FITIĞI TEDAVİSİNDEKİ YERİ

Refleksoloji-nin orta ve hafif düzeydeki fıtıklarda düzeltici etkisi temelde gerilen ve sıkışan sinirlerin yumuşatılıp, basının ortadan kaldırılması ve sıvı dengesinin tekrar kurulmasına dönük bir amaç hedeflenir. Bel ve boyun fıtığının oluşmasına neden olan en önemli faktörlerden birisi olan sinir ve stres hali refleksoloji sonrasında ortadan kaldırılarak vücut üzerinde bir gevşeme hali oluşturulur.

Bu amaçla ayaklarımız üzerinde sadece omur bölgeleri değil stres oluşumuna neden olan ve vücuttaki genel gerginlikle ilişkisi olan organların da ayak tabanındaki sinir izdüşümleri uyarılarak vücutta genel bir gevşeme oluşturulur.

Tüm sorularınız ve Randevu İçin;
+90532 297 9235
Şahin SANDALCIOĞLU

Uzman Sosyolog – Refleksolog