NASIL NEFES ALIRIZ
Göğüs kafesi hava geçirmez bir silindir; diyafram, tabanını
oluşturur ve üst kapağı boynun köküdür. Göğüs kafesinin duvarı, omurganın göğüs
kısmından göğüs kemiğine akan kaburgalardan oluşur ve üç tabaka kaburgalar
arası kaslarla birbirine bağlıdır.
Nefes aldığımızda, kaburgalar omurga eklemlerinin çevresinde
döner ve ön uçlarındaki göğüs kemiği yükselerek göğüs kafesinin önden arkaya ve
her iki yana çapını artırır.
Diyafram aşağı inerek göğüs kafesinin dikey boyutunu
artırır. Göğüs boşluğunun kapasitesi artarak, göğüs içi basıncının atmosfer
basıncının altına düşmesine neden olur.
Hava, solunum yolları aracılığıyla akciğerlerde emilir. Eğer
göğüs kafesinde büyük bir yara varsa bu, göğüs içi basıncı atmosfer basıncıyla
eşitler ve bu mekanizmanın işlemesinin sonucunu doğurur.
Dışarı nefes vermek edilgen bir süreçtir; kaburgaların ve
akciğerlerin geri çekilmesi ve diyaframın daha yüksek bir duruşa dönüşü havayı
dışarı atar.
Astım nöbetlerinde, solunum yolundaki direnç, nefes almanın
dışarı verme aşamasında daha çok soruna neden olur.
Hastalar havayı dışarı atmak için daha çok çaba harcamak
zorundadırlar ve nefes vermede hırıltılı soluma daha belirgindir.
Direnci ortadan kaldırabilmek için hastalar dik oturmalı,
yatağın kolu gibi sabit bir nesneyi tutmalıdırlar ve boyundaki ‘ek solunum
kası’nı kullanarak ilk kaburga ve göğüs kafesi üzerinde fazladan çekiş oluşturulmalıdır.
Hava akışı ciddi olarak azaldığında, örneğin yatağa bağlı
bir hastada kaburganın hareketleri engellendiğinde, akciğerlerdeki hava ve
salgıdaki durgunluk solunum enfeksiyonu (zatüre) riskini artırmaktadır.
Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog - Refleksolog
GSM: +90532 297 9235
KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite
NOT: Sağlık sorunlarından uzak kalmanın en doğal yolu 20
günde bir (TAMAMLAYICI TIP OLARAK SAĞLIK BAKANLIĞINCA ONAYLANAN REFLEKSOLJİ)
seansı almaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder