1 Haziran 2015 Pazartesi

PROTEİN

BIRAKIN TEK BİR HÜCREYİ TEK BİR PROTEİNİN BİLE TESADÜFEN MEYDANA GELMESİ BİLİMSEL OLARAK İMKANSIZDIR. SAHİP OLDUĞU KOMPLEKSLİK NEDENİYLE TEK PROTEİN MOLEKÜLÜ DARWİNİZM'E ÇOK BÜYÜK DARBEDİR VE YAŞAMIN KENDİ KENDİNE, TESADÜFEN BAŞLAMADIĞINI ACIKÇA İLAN EDER.

İlk canlı hücre nasıl oluştu sorusunu şimdilik bir kenara bırakıp bundan çok daha kolay bir soru soralım. İlk protein nasıl oluştu? Ancak evrim teorisi bu soruyu bile asla cevaplayamamaktadır.

Proteinler hücrenin yapı taşlarıdır.  Hücrelerin hem temel yapı taşı hem de karmaşık makineleridirler. Tüm bedenimizin daha geniş bir ifadeyle tüm canlılığın temelidirler.
 Eğer hücreyi dev bir gökdelene benzetirsek proteinler bu gökdelenlerin tuğlaları sayılabilirler. Ancak tuğlalar gibi standart şekil ve yapıda değildirler. En basit hücrelerde bile en az 2000 farklı türde protein bulunur.  Hücre bu kadar çok farklı proteinlerin hepsinin olağanüstü bir uyum içinde çalışması sayesinde yaşar.

Sahip olduğu komplekslik nedeniyle tek protein molekülü, Darwinizm'e çok büyük darbedir ve yaşamın kendi kendine,  tesadüfen başlamadığını açıkça ilan eder.  Proteinlerin kompleks yapısını oluşturan en temel parçalar aminoasitlerdir. Protein amino asitlerden oluşur. 
 Proteinler kendilerinden çok daha küçük parçalardan oluşur. Bu parçalar amino asit adı verilen ve karbon azot hidrojen gibi atomların farklı şekillerde birleşmesiyle oluşan moleküllerdir.  Ortalama bir proteinde 500-1000 kadar amino asit vardır.  Bazı proteinler çok daha büyüktür.

İşin en önemli yanı ise aminoasitlerin bir proteini oluşturmak için mutlaka belirli bir sıra içinde dizilmeleri zorunluğudur. Canlı bedenlerinde kullanılan 20 farklı türde aminoasit vardır.  Proteini oluşturan amino asitler  doğadaki 200 amino asitten sadece 20 tanesi tarafından oluşturulur.  Bu amino asitler protein oluşturmak için birbirlerine gelişi güzel bağlanamazlar.
 Aksine her proteinin belirli bir amino asit dizilimi vardır ve bu dizilimin harfiyen tutturulması gerekir. Protein yapısındaki tek bir amino asitin bile eksilmesi veya yerinin değişmesi o proteini işe yaramaz bir molekül yığını haline getirir.
 Bu nedenle her aminoasit tam gereken yerde tam gereken sırada yer almalıdır. Canlı hücresindeki bu dizilim bilgisi DNA' da saklanır ve proteinlerde DNA' daki bu bilgi okunarak üretilir. Fakat sadece bununla da sınırlı değildir.

Bir proteinin canlı bedeninde işler halde olabilmesi için aminoasitlerin  çok fazla şartı yerine getirmeleri gerekmektedir. Amino asitler sağ elli ve sol elli olmak üzere iki çeşittir. Protein zincirindeki tüm amino asitlerin sol elli olmaları özel bir sıralama ile meydana gelmeleri ve her birinin birbirine paralel peptid  bağı adı verilen özel bir bağ ile bağlanmaları gerekmektedir.

ŞİMDİ BU ŞARTLARI KISACA ÖZETLERSEK

-Proteinlerin en küçüklerinin oluşması için dahi yüzlerce amino asit belli sayıda,  uygun çeşitte ve özel bir sıralamada dizilmelidir.

-Tek bir amino asitin fazla, eksik ya da yerinin farklı olması o proteini işlevsiz hale getirir.

-Bir proteinde bulunan amino asitlerin yalnızca sol elli olanlardan oluşması gerekir, tek bir sağ elli amino asitin araya karışması bile  o proteini işe yaramaz hale getirir.

-Amino asitlerin aralarında yalnızca peptid bağı denen özel bir kimyasal bağla bağlanması gerekir, diğer kimyasal bağlar proteinin yapısını bozar.

-Proteine işlevini kazandıran unsur onun 3 boyutlu yapısıdır. Bu 3 boyutlu yapı çoğu zaman hücre içindeki ribozom da protein sentezi yapılırken özel enzimlerin yardımıyla gerçekleşir, bu yapı birçok protein çeşidinde kendi kendine oluşamaz.  Dolayısıyla ilk işe yarar protein oluşurken çok önceden başka enzimlerin de zaten doğada bulunması gerekir ki, bu bile evrim teorisinin geçersizliğini tek başına gösterir. 

AYRICA ŞU BİLGİLERİ SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTERİM.

Protein üretimi sırasında 300 kadar makro molekül iş birliği içinde çalışır.

80' in üzerinde ribozom proteini,  20'in üzerinde aminoasit haberci olan moleküller, bir düzinenin üzerinde yardımcı enzim, 100' ün üzerinde son işlemleri gerçekleştiren enzimler, 40 'ın üzerinde RNA molekülü muhteşem bir uyum ve işbirliği içinde çalışırlar.

BURADAN ŞÖYLE BİR SONUÇ ÇIKARTABİLİRİZ.

Protein olmadan protein oluşamaz. Protein olmadan DNA oluşamaz. DNA olmadan Protein oluşamaz. Ribozom olmadan Protein oluşmaz. RNA olmadan Protein oluşmaz. ATP olmadan Protein oluşmaz. Mitokondri olmadan Protein oluşmaz. Sitoplazma olmadan Protein oluşmaz.

Kısaca bir protein oluşması için tam bir hücre gerekir ama hücrede proteinlerden oluşmaktadır.

Yukarıda sayılan koşulların tek bir tanesinin bile kendi kendine tesadüfler sonucu gerçekleşmesi olasılık hesaplarına göre de imkânsızdır. Örneğin bilim adamları 500 amino asitten oluşan bir proteinin (binlerce amino asitten oluşan proteinlerde mevcuttur) tesadüfen oluşma ihtimali hesaplamışlar ve şöyle bir sonuca varmışlardır.

Amino asitlerin uygun dizilme ihtimali

10 üzerine 650 de bir ihtimal

Amino asitlerin sol elli olma ihtimali

10 üzeri 150 de bir ihtimal

Amino asitlerin aralarındaki peptid bağı ile bağlanmaları ihtimali

10 üzeri 150 de bir ihtimal

Toplam ihtimal

10 üzeri 950 de bir ihtimal

10 üzeri 950 rakamı 1 rakamının yanına 950 sıfırın gelmesiyle oluşacak astronomik bir sayıdır. 1 milyar sayısını yazmak için 1 rakamının yanına 9 sıfır eklendiği düşünülürse, bu sayının ne kadar büyük olduğu daha iyi anlaşılabilir.  Bir de şu gerçeği unutmayalım.
 Matematik biliminde 10 üzerinde 50 den daha düşük ihtimaller pratik olarak sıfır kabul edilir.

Bu sayının büyüklüğü anlamak için başka bir örnek ise evrendeki tüm atomların dönen elektronların sayıdır. Bu sayı yaklaşık olarak 10 üzerine 75 olarak hesaplanmıştır.

Evrimcilerin gözardı etmeye çalıştıkları bir başka nokta ise, canlılığın oluşması için, canlılığı oluşturan parçaların tümünün bir arada oluşması gerektiğidir.

Kısacası tek bir protein bile tesadüfen oluşamaz. Tek bir proteinin dahi tesadüfen oluşması imkânsızlığın bu kadar ötesinde iken, canlıların yapılarında görev yapan binlerce çeşit proteinin tesadüfen oluşup bir araya gelerek hücreleri oluşturduğunu iddia etmenin ne kadar mantık dışı olduğu ortadadır.

 Kaldı ki, hücre bünyesinde görev yapan sadece proteinler değildirler. Hücre üstün bir şuurla yaratılmış olan proteinlerin ve diğer moleküllerin aynı şuur ile eşsiz bir planla organize edilmelerinden oluşur. Hücrenin planı içinde hiçbir molekül boş yere üretilmez, her birinin kendi özelliklerine uygun bir görevi vardır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder