BIRAKIN TEK BİR HÜCREYİ TEK BİR PROTEİNİN BİLE TESADÜFEN
MEYDANA GELMESİ BİLİMSEL OLARAK İMKANSIZDIR. SAHİP OLDUĞU KOMPLEKSLİK NEDENİYLE
TEK PROTEİN MOLEKÜLÜ DARWİNİZM'E ÇOK BÜYÜK DARBEDİR VE YAŞAMIN KENDİ KENDİNE,
TESADÜFEN BAŞLAMADIĞINI ACIKÇA İLAN EDER.
İlk canlı hücre nasıl oluştu sorusunu şimdilik bir kenara
bırakıp bundan çok daha kolay bir soru soralım. İlk protein nasıl oluştu? Ancak
evrim teorisi bu soruyu bile asla cevaplayamamaktadır.
Proteinler hücrenin yapı taşlarıdır. Hücrelerin hem temel yapı taşı hem de
karmaşık makineleridirler. Tüm bedenimizin daha geniş bir ifadeyle tüm
canlılığın temelidirler.
Eğer hücreyi dev bir
gökdelene benzetirsek proteinler bu gökdelenlerin tuğlaları sayılabilirler.
Ancak tuğlalar gibi standart şekil ve yapıda değildirler. En basit hücrelerde
bile en az 2000 farklı türde protein bulunur.
Hücre bu kadar çok farklı proteinlerin hepsinin olağanüstü bir uyum
içinde çalışması sayesinde yaşar.
Sahip olduğu komplekslik nedeniyle tek protein molekülü,
Darwinizm'e çok büyük darbedir ve yaşamın kendi kendine, tesadüfen başlamadığını açıkça ilan
eder. Proteinlerin kompleks yapısını
oluşturan en temel parçalar aminoasitlerdir. Protein amino asitlerden
oluşur.
Proteinler
kendilerinden çok daha küçük parçalardan oluşur. Bu parçalar amino asit adı
verilen ve karbon azot hidrojen gibi atomların farklı şekillerde birleşmesiyle
oluşan moleküllerdir. Ortalama bir
proteinde 500-1000 kadar amino asit vardır.
Bazı proteinler çok daha büyüktür.
İşin en önemli yanı ise aminoasitlerin bir proteini
oluşturmak için mutlaka belirli bir sıra içinde dizilmeleri zorunluğudur. Canlı
bedenlerinde kullanılan 20 farklı türde aminoasit vardır. Proteini oluşturan amino asitler doğadaki 200 amino asitten sadece 20 tanesi
tarafından oluşturulur. Bu amino asitler
protein oluşturmak için birbirlerine gelişi güzel bağlanamazlar.
Aksine her proteinin
belirli bir amino asit dizilimi vardır ve bu dizilimin harfiyen tutturulması
gerekir. Protein yapısındaki tek bir amino asitin bile eksilmesi veya yerinin
değişmesi o proteini işe yaramaz bir molekül yığını haline getirir.
Bu nedenle her
aminoasit tam gereken yerde tam gereken sırada yer almalıdır. Canlı
hücresindeki bu dizilim bilgisi DNA' da saklanır ve proteinlerde DNA' daki bu
bilgi okunarak üretilir. Fakat sadece bununla da sınırlı değildir.
Bir proteinin canlı bedeninde işler halde olabilmesi için
aminoasitlerin çok fazla şartı yerine
getirmeleri gerekmektedir. Amino asitler sağ elli ve sol elli olmak üzere iki
çeşittir. Protein zincirindeki tüm amino asitlerin sol elli olmaları özel bir
sıralama ile meydana gelmeleri ve her birinin birbirine paralel peptid bağı adı verilen özel bir bağ ile
bağlanmaları gerekmektedir.
ŞİMDİ BU ŞARTLARI KISACA ÖZETLERSEK
-Proteinlerin en küçüklerinin oluşması için dahi yüzlerce
amino asit belli sayıda, uygun çeşitte
ve özel bir sıralamada dizilmelidir.
-Tek bir amino asitin fazla, eksik ya da yerinin farklı
olması o proteini işlevsiz hale getirir.
-Bir proteinde bulunan amino asitlerin yalnızca sol elli
olanlardan oluşması gerekir, tek bir sağ elli amino asitin araya karışması
bile o proteini işe yaramaz hale
getirir.
-Amino asitlerin aralarında yalnızca peptid bağı denen özel
bir kimyasal bağla bağlanması gerekir, diğer kimyasal bağlar proteinin yapısını
bozar.
-Proteine işlevini kazandıran unsur onun 3 boyutlu
yapısıdır. Bu 3 boyutlu yapı çoğu zaman hücre içindeki ribozom da protein
sentezi yapılırken özel enzimlerin yardımıyla gerçekleşir, bu yapı birçok
protein çeşidinde kendi kendine oluşamaz.
Dolayısıyla ilk işe yarar protein oluşurken çok önceden başka enzimlerin
de zaten doğada bulunması gerekir ki, bu bile evrim teorisinin geçersizliğini
tek başına gösterir.
AYRICA ŞU BİLGİLERİ SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTERİM.
Protein üretimi sırasında 300 kadar makro molekül iş birliği
içinde çalışır.
80' in üzerinde ribozom proteini, 20'in üzerinde aminoasit haberci olan
moleküller, bir düzinenin üzerinde yardımcı enzim, 100' ün üzerinde son
işlemleri gerçekleştiren enzimler, 40 'ın üzerinde RNA molekülü muhteşem bir
uyum ve işbirliği içinde çalışırlar.
BURADAN ŞÖYLE BİR SONUÇ ÇIKARTABİLİRİZ.
Protein olmadan protein oluşamaz. Protein olmadan DNA
oluşamaz. DNA olmadan Protein oluşamaz. Ribozom olmadan Protein oluşmaz. RNA olmadan
Protein oluşmaz. ATP olmadan Protein oluşmaz. Mitokondri olmadan Protein
oluşmaz. Sitoplazma olmadan Protein oluşmaz.
Kısaca bir protein oluşması için tam bir hücre gerekir ama
hücrede proteinlerden oluşmaktadır.
Yukarıda sayılan koşulların tek bir tanesinin bile kendi
kendine tesadüfler sonucu gerçekleşmesi olasılık hesaplarına göre de
imkânsızdır. Örneğin bilim adamları 500 amino asitten oluşan bir proteinin
(binlerce amino asitten oluşan proteinlerde mevcuttur) tesadüfen oluşma
ihtimali hesaplamışlar ve şöyle bir sonuca varmışlardır.
Amino asitlerin uygun dizilme ihtimali
10 üzerine 650 de bir ihtimal
Amino asitlerin sol elli olma ihtimali
10 üzeri 150 de bir ihtimal
Amino asitlerin aralarındaki peptid bağı ile bağlanmaları
ihtimali
10 üzeri 150 de bir ihtimal
Toplam ihtimal
10 üzeri 950 de bir ihtimal
10 üzeri 950 rakamı 1 rakamının yanına 950 sıfırın
gelmesiyle oluşacak astronomik bir sayıdır. 1 milyar sayısını yazmak için 1
rakamının yanına 9 sıfır eklendiği düşünülürse, bu sayının ne kadar büyük
olduğu daha iyi anlaşılabilir. Bir de şu
gerçeği unutmayalım.
Matematik biliminde
10 üzerinde 50 den daha düşük ihtimaller pratik olarak sıfır kabul edilir.
Bu sayının büyüklüğü anlamak için başka bir örnek ise
evrendeki tüm atomların dönen elektronların sayıdır. Bu sayı yaklaşık olarak 10
üzerine 75 olarak hesaplanmıştır.
Evrimcilerin gözardı etmeye çalıştıkları bir başka nokta
ise, canlılığın oluşması için, canlılığı oluşturan parçaların tümünün bir arada
oluşması gerektiğidir.
Kısacası tek bir protein bile tesadüfen oluşamaz. Tek bir
proteinin dahi tesadüfen oluşması imkânsızlığın bu kadar ötesinde iken,
canlıların yapılarında görev yapan binlerce çeşit proteinin tesadüfen oluşup
bir araya gelerek hücreleri oluşturduğunu iddia etmenin ne kadar mantık dışı
olduğu ortadadır.
Kaldı ki, hücre
bünyesinde görev yapan sadece proteinler değildirler. Hücre üstün bir şuurla
yaratılmış olan proteinlerin ve diğer moleküllerin aynı şuur ile eşsiz bir
planla organize edilmelerinden oluşur. Hücrenin planı içinde hiçbir molekül boş
yere üretilmez, her birinin kendi özelliklerine uygun bir görevi vardır.