31 Ağustos 2015 Pazartesi

GUİLLAİN – BARRE SENDROMU TEDAVİSİ

GUİLLAİN – BARRE SENDROMU TEDAVİSİ
Guillain – Barre sendrorumu (akut iltihaplı polinöropati olarak da binir) çevresel sinirlerin iltihaplı hastalığıdır. Kol ve bacaklarda kas zayıflığının ateşlemesiyle ve ayaklarda oluşan halsizlikle birlikte aniden başlar (genellikle birkaç günde).

Zayıflık yüzdeki ve gövdedeki kaslara yayılabilir; yutmada ve nefes almada zorluk olabilir. Sendrom genellikle bulaşıcı bir hastalığın ardından başlar ve sinirlere vücudun kendi yapılarına kendisinin saldırdığı otoimmün saldırıyı içerdiği düşünülmektedir.

Sinirlerdeki hasar, sinir liflerini çevreleyen miyelin kılıfının kaybolmasını içerir. Bunun sonucunda, kasları denetlemek veya duyuları sağlamak için sinirlere giden sinyaller kaybolur.
Guillain – Barre sendromu, zayıflığın ve vücudun her iki tarafında refleks ve duyu kaybının aniden ortaya çıkışıyla tanılabilir.

Tanı, belden açılan delikten beynin ve omurilik sıvısının alınıp protein incelemesi yapılarak doğrulanır; fazla protein konsantrasyonu hastalığa işaret eder.
Hastaların çoğu iyileşir ancak bazılarında kas zayıflığı kalabilir; fizik tedavisi, refleksoloji vb. rehabilitasyon gerekebilir.

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog
GSM: +90532 297 9235

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite





30 Ağustos 2015 Pazar

SİNAPS - SİNİR HÜCRELERİ

SİNAPS
Sinaps, uyarıların bir hücreden diğerine veya hücreden efektör organa geçtiği, sinir hücrelerinin (nöronlarının) arasındaki bağlantılarıdır.

Sinaps genellikle bir hücrenin sinir liflerinin ucuyla diğer bir hücrenin dendrit veya hücre gövdesi arasında olur.
Sinirsel uyarı sinaps arasında ve yalnızca bir yönde, sinir hücreleri arasında veri aktarımını sağlayan kimyasal maddeler tarafından taşınır.

Genellikle sinir hücreleri arasında veri aktarımını sağlayan kimyasal maddeler, glutamat ve senotonin içerir.

Bu kimyasal maddelerin düzeyinin düşük olması veya hareketlerinin bölünmesi nörolojik bozukluklara yol açabilir.

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog
GSM: +90532 297 9235

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite

28 Ağustos 2015 Cuma

DERMATOMLAR

DERMATOMLAR
Omuriliğin 31 parçasının her biri, merkezi sinir sistemine ve sistemin dışına mesajları taşıyan bir çift omur sinirine açılır.

Bu sinirler vücudun belli alanlarına dallanır ve buralara hizmet eder. Sonuçta her biri derinin dermatom denen farklı bir bölgesindeki sinirleri güçlendirir. Vücudun belli yerlerine anestezi gerektiğinde dermatomların vücut içindeki yerleri önemli bir model oluşturur.

Bir bölgedeki duyuların kesilmesi için engellenmesi gereken belirli sinirleri gösterir. Ayrıca omurilik yaralanmalarından da önemlidir; anormal veya duyarsız dermatomları tanımlamak, omur sinirlerindeki veya omurilikteki hasarın yerini belirlemeye yardımcı olur.

Şahin SANDALCIOĞLU

Uzman Sosyolog-Refleksolog
 +90532 297 9235

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost

Prof. Dr. Phil Waite

26 Ağustos 2015 Çarşamba

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ
Çevresel sinir sistemi, kas hareketlerini denetleyen veya duyusal bilgiyi omuriliğe ya da beyin sapına geri taşıyan sinir liflerinden veya aksanlardan oluşur.

Motor sinir lifleri, omuriliğin ön boynuzunda bulunan hücrelerin gövdelerinden gelirken, duyusal sinir lifleri omurilik boyunca kümeler veya düğümler şeklinde bulunan hücre gövdelerinden gelir.
Çevresel sinir sistemindeki birçok sinir lifi, Schwann hücreleri tarafından üretilen miyelin ile kaplıdır (merkezi sinir sistemindeki sinir lifleri gibi)

Çevresel ve merkezi sinir sistemlerinin arasındaki önemli bir fark çevresel sinirlerin onarma ve yeniden üretme yetenekleri varken, merkezi sinir liflerinde bu yeteneğin olmamasıdır.
Bu farklılık kısmen, sinir yaralanmasından sonra Schwann hücrelerinin davranışına bağlı olabilir.


TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235 Uzman Sosyolog-Refleksolog

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite




SİNİR SİSTEMİ

SİNİR SİSTEMİ
Hormon ve bağışıklık sistemiyle birlikte sinir sistemi vücudun faaliyetlerini düzenleyen üç sistemden biridir.

Sinir sistemi dış dünya ve iç organlarla ilgili bilgileri alır, her iki alandaki değişikliklere verilecek uygun yanıtları belirler ve hızla yanıtlar.

Bilgi saniyede 100 metre hızla sinir lifleri boyunca hareket edebilen elektrik uyarılarının sinir hücreleri aracılığıyla ateşlenmesi süreciyle işlenir ve aktarılır.

Hormon ve bağışıklık sistemi daha yavaş yanıt verir; çünkü yanıt verebilmek kana bırakılan kimyasallara veya hücrelere gereksinim duyarlar.


TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235 Refleksoloji ve Masaj Uzmanı

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite



24 Ağustos 2015 Pazartesi

SU DENGESİNİ DENETLEMEK - HİPOFİZ BEZİ - BÖBREKLER

SU DENGESİNİ DENETLEMEK - HİPOFİZ BEZİ - BÖBREKLER

Su dengesini denetlemek için hipofiz beziyle böbrekler birlikte çalışır. Çok fazla su kaybı olduğunda hipofiz bezinin arka kısmı, böbreklerin suyu tutmasını sağlayan antidiüretik hormondan (ADH-idrara çıkmayı azaltan salgı) her zamankinden daha fazla salgılar.

Hipotalamus kandaki su düzeyini düzenler. Düzey çok fazla düştüğünde, hipotalamus hipofiz bezine antidiüretik hormon (ADH) salgılaması emreder. Bu hormon, böbreklerin suyu tekrar kana emmelerini ve idrar üretimini azaltmalarını sağlar.

Vücut tekrar su kazandığında, hipotalamus hipofize ADH salgılamayı yavaşlatmasını söyler, böbrekler kanda daha az su tutar ve idrar torbası tekrar idrar bırakır.

NOT: 15 Günde bir yaptıracağınız REFLEKSOLOJİ ile kendinizi zinde hissetmiş olmak la birlikte vücut enerjisindeki tıkanıklıklar giderilir, enerji vücuda dengeli bir biçimde yayılmaya başlar; dolayısıyla kan dolaşımı sorunları ortadan kalkar ve oksijen, hücrelere daha kolay dağılır. Lenf sistemi görevini daha iyi yapar ve vücuttaki toksinler hücrelerden daha kolay atılır.


TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235
Şahin SANDALCIOĞLU Uzman Sosyolog-Refleksolog

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite


TETANİ NEDİR ELLERDE VE AYAKLARDA KAS SPAZMI NEDEN OLUR

TETANİ
Tetani, metabolik dengesizliğin belirtisi olan, ellerde, ayaklarda ve yüzde görülen kas spazmıdır. Yaşamı tehdit etme olasılığı olan bu hastalığa kandaki kalsiyum, potasyum veya magnezyum düzeyinin düşük olması, vücudun fazla asitli veya alkalik olması neden olabilir.

El ve ayak kaslarının ritmik olarak kasıldığı ve nefes zorluğu, mide bulantısı, kusma ve çırpınmalara neden olan gırtlak kasılmasının acı verdiği bir durumdur.

Dudaklarda, dilde, parmaklarda ve ayaklarda alışılmadık bir his; genel kas ağrıları ve yüz kaslarının spazmı gibi duyusal anormallikler olabilir.

Bu durum, yetersiz denetlenen paratiroid bezlerinin tembelliği, kanda fosfat düzeyinin azalması, kemik erimesi, böbrek hastalıkları veya emilim bozukluklarıyla birlikte oluşabilir.
Tedavinin amacı, metabolik dengeyi onarmaktır.

TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235
Şahin SANDALCIOĞLU


Uzman Sosyolog-Refleksolog

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite


23 Ağustos 2015 Pazar

SİYATİK

SİYATİK
Her bir bacağa omurga kökünde başlayan, kalça ve butlardan geçerek bacak altına ulaşan bir siyatik siniri hizmet eder. Bu sinir veya dalları boyunca oluşan ağrıya siyatik denir.

Siyatik ağrısı, genellikle sinire omurgada çıktığı nokta civarına gelen bir baskıdan kaynaklanır.
Siyatik ağrısı, en yaygın olarak, sinirin omurgalar arasında fıtık olmuş bir disk tarafından sıkıştırılması veya atardamarlar iltihabı ya da hamilelik nedeniyle omurga kökü civarında basınç altında kalması nedeniyle meydana gelir.

Siyatik ağrısı nadiren tümör, kan pıtısı veya omurgada apse gibi daha ciddi durumlardan kaynaklanabilir. Ağrının şiddeti ve türü, parmaklarda uyuşmadan bacak boyunca ilerleyen şiddetli ağrılara kadar çeşitli farklılıklar gösterir.

Alt bacak kaslarında zayıflık meydana gelebilir; daha ağır vakalarda bacağı bükmek veya ayağı hareket ettirmek dahi güçleşerek, ayakta durmayı neredeyse imkansız hale getirebilir.
Nadiren ameliyat gerekmekle birlikte, siyatik genellikle basit Alternatif tedavilerle, sıklıkla birkaç gün içinde daha iyi duruma gelir.

Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog
GSM: +90532 297 9235

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite





20 Ağustos 2015 Perşembe

KOMPARTIMAN SENDROMU

KOMPARTIMAN SENDROMU
Bacağın alt bölümünün bölmelerini bağlayan kılıfın esnek olmayan yapısı nedeniyle bölmelerdeki herhangi bir şişme basınç oluşmasına yol açarak kan dolaşımını bozabilir.

Buna bölme (kompartıman) sendromu denir ve hazırlıksız bir insanın aşırı egzersiz yapması veya kırık gibi travmalar nedeniyle kasların iltihaplanması sonucu meydana gelebilir.

Kaslara aşırı yüklenmeyle birlikte, genellikle bacağın alt bölümünün ön veya derin dış bölmelerini içerir ve egzersizle artan ve dinlenme ile azalan bir incik ağrısı ile karakterize olur.
Bölme sendromuna uyuşukluk hissi ve kas zayıflığı da eşlik edebilir.

TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235
Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog

KAYNAK

Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite



16 Ağustos 2015 Pazar

DUPUYTREN KASILMASI

DUPUYTREN KASILMASI
Dupuytren kasılmasının avuç içi derisi altındaki bağ dokusunun ağrısız bir şekilde incelmesi ve kasılmasıdır.

Ağrısız küçük bir nodül sonunda kordon benzeri bir banda dönüşerek parmakların düzleştirilmesini engeller.

Bu durumdan, en fazla dördüncü ve beşinci parmaklar etkilenir. Ağır vakalarda el pençe gibi gözükür. Ellerden birinde veya her ikisinde de kasılma görülebilir. Zaman zaman ayak tabanları da bundan etkilenebilir.

Dupuytren kasılması nedeni bilinmemektedir ancak kalıtsal olma olasılığı vardır. Kırk yaş üzeri erkeklerde, alkoliklerde, diyabet ve sara (epilepsi) hastalarında daha yaygındır.


TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235
Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost

Prof. Dr. Phil Waite

14 Ağustos 2015 Cuma

EL SİNİRLERİ VE KAN DAMARLARI

EL SİNİRLERİ VE KAN DAMARLARI

El, başparmak tarafındaki radyal ve diğer taraftaki unlar atardamar olmak üzere iki atardamarla beslenir.

Bu iki atardamar, avuç içindeki iki kavisi oluşturmak üzere birleşir. Parmak atardamarları bu kavislerden dallanır ve parmakların her iki yüzüne ilerler.

Üç büyük sinir – unlar, orta ve radyal – el kasları ve derisini besler. Ulnar sinir karşı tenar kası, kemikler arası kas, başparmak yaklaştırıcı kirişi ve solucansı kaslardan ikisi ile küçük parmak ve yüzük parmağının küçük parmağa komşu yüzeyi üzerindeki deriyi besler.

Orta sinir tenar kaslar ve diğer iki solucansı kas ile avuç içi, başparmak, işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağının orta parmağa komşu yüzeyindeki deriyi besler.

Parmak uçlarında oldukça zengin duyu sinirleri bulunmaktadır; bu da duyarlı, hassas dokunma duyusunu sağlar.

Radyal sinir, el kaslarının hiçbirini beslemez ancak el sırtı (arka) ve başparmak sırtı üzerindeki deriye duyu kazandırır.


TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235
Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite






13 Ağustos 2015 Perşembe

ANKİLOZAN SPONDİLİT

ANKİLOZAN SPONDİLİT

Ankilozan spondilit (kuyruk sokumu ve kalça kemiklerinin hareketsizliğine yol açan ağrılı bir hastalık), 15 ve 40 yaşları arasındaki genç erkekleri etkileyen bir eklem iltihabı şeklidir.

Omurgayı, leğenkemiğindeki, kalçadaki ve omuzlardaki kuyruk sokumu kemiği ile leğen kemiği arasındaki eklemleri içerir.

Yıllar içinde bu eklemler yavaş yavaş iltihaplanır ve sonunda sertleşerek hareketsizleşir. Nedeni bilinmemektedir ancak hastalık kalımtılsal olmaya ve aile içinde görülmeye yatkındır.

Hastalığın ilk belirtisi çoğunlukla sabahları kötüleşen, gün içinde egzersizle iyileşen, ancak gece tekrar ortaya çıkarak hastayı çoğunlukla uykusundan kaldıran alt sırt ağrısı ve tutulmasıdır.

Hastalık ilerledikçe, sırt ağrısı ve tutulması omurganın üst kısmını ve bazen de boynu etkiler. Omurgadaki omurlar eriyerek üst omurgada anormal bir eğri oluşturabilir.

Vakaların üçte birinde kalçalar ve omuzlar etkilenir. Vakaların dörtte birinde iris veya gözün ön kısmında iltihaplanma oluşabilir.

TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235
Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite



11 Ağustos 2015 Salı

BİLEK TÜNELİ - CARPAL TUNNEL - SENDROMU

BİLEK TÜNELİ (CARPAL TUNNEL) SENDROMU
Bu durum, bilekteki bilek tüneli içindeki orta sinirin sıkışmasından dolayı meydana gelen bir sendromdur.

Bilek tüneli, bilek kemikleri ve tünelin çatısını oluşturan sağlam bağların (bükücü kiriş yayıntısı, bükme görevi gören kas kirişi lif uzantıları) oluşturduğu bir boşluktur.

Geçiş yolu dardır ve dolayısıyla bu bölgedeki dokuların herhangi birinin şişmesi sinirin sıkışarak bilek, el ve parmaklarda (küçük parmak hariç) uyuşukluk ve ağrıya yol açmasına neden olur. Hasta tarafından hissedilen belirtiler genellikle geceleri daha ağırdır.

Bilek tüneli sendromuna en fazla orta yaşlı kadınlarda rastlanır. Hamilelik sırasında, menstural dönem öncesinde veya menopoz sırasında meydana gelebilir.

Ayrıca romatoid atrit, akromegali, tiroid bezi tembelliği gibi hastalıklarda veya bölgede oluşan bir yaralanma ya da travma sonrasında görülebilir.


TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235
Şahin SANDALCIOĞLU  Uzman Sosyolog-Refleksolog

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite




SİYATİK SİNİRİ

SİYATİK SİNİRİ
Siyatik siniri uyluk arkasının ana siniridir. Başlangıcında çapı küçük parmak kalınlılığındadır, vücuttaki en kalın sinirdir.

Omurga kökündeki lomber ve kuyruksokumu siniri ağından çıkar. Büyük siyatik siniri aracılığıyla pelvistençıkar, büyük ilium kasının altından geçer ve uyluğun arkasından aşağı iner.
Uyluğun alt üçte ikilik bölümünde tibial ve ortak peroneal (ayak bileği bölgesi) sinirler olmak üzere iki dala ayrılır.

Uylukta aldığı yol, siyatik siniri tümseği ve büyük trokanter tepesinin (her ikisi de kalça bölgesinde hissedilebilir) arasında, diz arkasında yer alan diz arkası çukuruna ortadan çizilen bir çizgi ile gösterilebilir.

Siyatik siniri, iki başlı uyluk, yarım kiriş, yarı zar ve büyük yaklaştırıcı kasın siyatik başı olmak üzere çeşitli kasları besleyen dallar gönderir. Ayrıca siyatik siniri kalça eklemine duyu kazandırır.

KALÇAYA YAPILAN ENJEKSİYONLARDA SİYATİK SİNİRİ KORUNMALIDIR, ZİRA SİYATİK SİNİRİNİN YARALANMASI VEYA İLTİHAPLANMASI BACAK BOYUNCA İLERLEYEN AĞRIYA NEDEN OLUR.

Siyatik ağrısı, siyatik siniri tarafından beslenen bölgede hissedilen ağrıdır. Genellikle omurlararası diskin kayması veya fıtık olması ya da osteofit – kuyruksokumu deliğindeki sinir köklerini etkileyen kemiksi çıkıntılara neden olur.

Şahin SANDALCIOĞLU
TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235 Uzman Sosyolog-Refleksolog 

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite


9 Ağustos 2015 Pazar

SİNİR TÜPÜ BOZUKLUKLARI

Sinir tüpü bozuklukları, embriyoda beyinle omuriliğin ve bunları çevreleyen zarların (meninks) anormal derecede gelişmesinden kaynaklanan bozukluklardır.

Gebeliğin üçüncü ya da dördüncü haftasında dar bir kılıf, sinir tüpü olarak bilinen yapıyı oluşturmak için normal olarak kıvrılarak kapanır. Bu, merkezi sinir sisteminin (beyin ve omurilik) gelişimin ilk aşamasıdır.

Tüpün mükemmel bir biçimde kapanmaması durumunda bel açıklığı (spina bifida), beynin gelişmemiş olması (anensefali) ve hidrosefali gibi bozukluklar meydana gelebilir.
Beynin gelişmemiş olması, başa en yakın sinir tüpünün eksik kapanması nedeniyle beyin, kafatası ve kafatası derisinin büyük bir kısmının oluşmaması durumudur.

Tüpün alt ucunun eksik kapanmasıysa, omurilikle zarlarının açıkta kalmasına ve omurlar arasındaki bir boşluktan dışarı çıkmasına (spina bifida) neden olur. Sinir tüpü bozuklukları, doğum öncesi testlerinde saptanabilir.
TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235
Şahin SANDALCIOĞLU
Uzman Sosyolog-Refleksolog

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite


8 Ağustos 2015 Cumartesi

OMURGA SİNİRLERİ

31 çift omurga siniri, omur sütunundan çıktıkları düzeye göre adlandırırlar. 8 boyun siniri (C1-C8), 12 göğüs siniri (T1-T12), 5 bel siniri (L1-L5), 5 sağrı siniri (S1-S5) ve 1 kuyruksokumu siniri vardır.

Her bir sinir, sınırlı bir deri alanıyla yani dermatomla (sinir liflerinin duyularını aldığı deri bölgeleri) belirli bir grup kası besler.

 Göğüs sinirleri, göğüs duvarının büyük bir kısmının derisiyle kaslarını besler; oysa boyun, bel ve sağrı sinirlerinin ön kolları, pleksus olarak bilinen karmaşık ağlar oluşturur; bunlardan da kollarla bacakların motor ve duyusal gereksinimleri karşılamak için kollar çıkar.

Bir omurga siniri, aşırı gerilim nedeniyle parçalanabilir; örneğin omzun üzerine şiddetle düşme, C5 veya C6 sinirlerinin kopmasına neden olabilir.

Bir omurga siniri parçalandığında kişi, sinirin beslediği deride duyu kaybı ve kaslarda zayıflık yaşar. Sinir zarar gördüğü düzey, iyileşmenin beklenip beklenemeyeceğini belirler.

Omurga sinirlerini etkileyen yaygın hastalıklardan biri zonadır; suçiçeğine neden olan varisella-zoster virüsü, bir ya da daha fazla omurga (ya da kafatası) sinirin duyusal kök hücrelerine bulaşır.
Virüsün bulaştığı sinirin beslediği deri bölgesinde ağrılı kabarcıklar ortaya çıkar.


TÜM SORULARINIZ VE RANDEVU İÇİN +90532 297 9235 Uzman Sosyolog-Refleksolog

TÜM SORULARINIZ İÇİN 0532 297 92 35

KAYNAK
Prof. Dr. David Tracey
Prof. Dr. Peter Baume
Prof. Dr. Kurt H. Albertine
Prof. Dr. Laurence Garey
Prof. Dr. Frederick Rost
Prof. Dr. Phil Waite